Önce Vatan |
Erzurum kalesinde müdâfaa için hazırlanan Gâzi Ahmed Muhtar Paşa’ya gelen gün görmüş yaşlı ihtiyarlar şunları söylediler:
“Vatan ve millet uğrunda kanlarımızın son damlasına kadar savaşmağa hazırız. Birbiri üzerine yığılacak şehîdlerimizle ikinci bir kale meydana getireceğiz. Bütün aile ve çocuklarımızla bu asil gayenin önünde öleceğiz, ama bu şehri bırakmıyacağız...”
Yiğit dadaşların bu sözleri karşısında gözleri yaşaran Ahmed Muhtar Paşa, düşmanı muhakkak yeneceklerini söyliyerek yaralı kalplerine su serpti.
Kasım ayının 22. gecesi sabaha iki saat kala Topdağı’nda bulunan Aziziye tabyasında ateş başladı ve hemen yayıldı. Erzurum ayağa kalkmıştı. Ortalık ağarırken iç kale Ayaz Paşa mahallesindeki câminin müezzini 80 yaşındaki Hacı Abdullah minareye çıkarak; düşmanın Aziziye istihkâmına girdiğini, eli silâh tutan herkesin düşman üzerine yürümesini bütün gücüyle söyledi. Diğer minarelerden de halk teşvik edilince; silahıyla, kazmasıyla, yabasıyla herkes Aziziye istihkâmına doğru akmaya başladı. Gözü yaşlı analar; “Haydi yiğitlerim, haydi ağalarım, sizin gibi dadaşlara kurban olayım. Şu düşmanın hakkından gelin, bizi ayaklar altında çiğnetmeyin! Analarınız sizi bugün için doğurdu” diyerek sel gibi akan kalabalığı teşvik ediyordu.
Asker ve halk Aziziye tabyalarına varmıştı. Çocuğundan, kadınından, erinden, yer yer şehîd ve yaralılar çoğalmıştı. Ama buna rağmen yavrusunun şehîd düştüğüne bakmıyarak kurşun sıkmaya devam eden gözü yaşlı analar, beride anasının düşman kurşunu ile kanayan kalbini sarmadan ileriye atılan yiğit yavrular, daha ötede dedesinin, ağabeyinin, emmisinin yaralarını sarmaya çalışan genç kızlar görülüyordu.
Tabyalarda saatlerce süren kanlı boğuşma neticesinde, Rus askeri binlerce ölü ve yaralı bırakarak selâmeti kaçmakta buldu.
-------------------------------------------
1) Anadolu’da Rus muhârebesi 1876-1877 (Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, İstanbul, tarihsiz); cild-2, sh. 129
2) Mir’ât-ı hakikat (İstanbul-1983); sh. 364
3) Îzahlı Osmanlı Târihi Kronolojisi; cild-4, sh. 300
4) Başımıza Gelenler; cild-3, sh. 779
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.