Okumak |
"Okumak başka, sohbet başka. Okurken bir başka düşünceyle temas halindeyiz, ama tek başımızayız. İnsan fikrî bakımdan çok daha güçlüdür. Konuşma bu gücü dağıtır. Okurken sadece ilham alırız, kafamız dilediği gibi çalışır, hem yalnızız hem beraber."
Ne yazık ki, bu sihirli mahremiyetin de hudutları var.
"Güzel kitaplar yazar için bir son, okuyucu için bir davettirler. Suallerimize cevap vermezler. Bir takım arzular uyandırırlar bizde, iştiyaklarımızı alevlendirirler. Yazar sözünü bitirince şaşarak farkederiz ki, hiçbir şey söylememiştir henüz..."
[Allah'ın Kitabı dışındaki hiçbir] kitap, her suâlimizi karşılayamaz, bu doğru. Ama hangi sohbetten doyarak çıkarız? Bu kanma bilmeyen susuzluk, insanın alın yazısı değil mi? Şüphelerimizi, tereddütlerimizi arzın ve zamanın bütün büyük zekâları çözemezse, dar bir coğrafyanın ve hasis tesadüflerin karşımıza çıkardığı bir insan nasıl çözebilir? Kitap denen uçsuz bucaksız okyanusta dâima yeni keşifler yapmak kabil. Hangimizin irfanı, o sonsuz 'belki'yle boy ölçüşebilir?
"Şâirlerin coşkunluğu bize de geçer. Ama, bu heyecanın mânâsını anlayamayız. Çizdikleri tablolarda, bildiğimiz dünyadan çok başka bir dünya ile karşılaşırız. Bu manzaralar harikuladedir, çünkü bir dahînin dikkatini çekmişlerdir. Serseri ve kayıtsız bir dikkat, tesadüfen o manzaralar üzerinde durmuş. Tasvir sanatının en bü
yük hüneri: Sis. San'atçının vazifesi, tabiatı örten çirkinlik ve manasızlık örtüsünü şöyle bir aralayıvermek. Bak ve gör demek bize, sonra kaybolmak.''Yalnız o kadar mı? Okuyucularını bu sihirli âlemde adım adım dolaştıran yazarlar da var.
İskoçya, Mklter Scott'un cazibe sine yakalananlar için kendi vatanlarından daha canlı, daha gerçek, daha iyi bilinen bir dünyadır. "Okumak, içimizdeki meçhul âlemin kapı
larını açan bir anahtar." Peki ama, o meçhûl alemin tekevvününde payı yok mu okumanın? İç dünyamızın sınırlarını genişleten kitap değil
mi? Proust devam ediyor:
"Okumak zihnî hayatı uyandırmalı, yerini almamalı onun.... Aydın, okumak için okur.... Bulduğunu yükler hafızasına. Sindiremez, hayatına katamaz. Kendi kendini zehirler.... Dâhi, her okuduğunu temessûl eder, kendi malı olur fikirler. Bir kucak odun küçük bir ateşi söndürür, büyük bir ateşi daha da canlandırır."
(Cemil Meriç, Bu Ülke, s. 148 vd.)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.