CENNET VE CEHENNEM

Cennet ve Cehennem haktır. Bunların hak olduğuna dâir âyet ve hadîsler çoktur. Cennet ve cehennem yaratılmıştır ve şu anda mevcutturlar. Zîrâ, gerek cennet, gerek cehennem hakkında vârid olan nasların (âyet ve hadîs) geçmiş zaman ile bildirilmesi, cennet ve cehennemin zamân-ı mâzîde halk olunduklarına(yaratıldıklarına) delâlet eder.

Ayrıca Hazret-i Adem (a.s.)'ın, cennetten yeryüzüne indiğini beyân eden âyetler de cennetin mevcut ve mahlûk olduğuna delâlet etmektedir.

Cennet ve cehennem bakîdirler, fânî olmazlar. Cennet, hatır ve hayâle gelmeyen maddî ve manevî nimetleri içinde toplayan ve bugün de mevcut olan, sekiz tabakalı ebedî mükâfat âlemidir.

Cehennem, bütün kâfirlerle bâzı günahkâr müminler için yaratılmış olan yedi aşağı tabakaya bölünmüş ve bugün de mevcut olan ebedî azâb yeridir.Onların ehli dahi fânî olmazlar, daimîdirler. Yâni ehl-i cennet dâima cennette kalacakları gibi ehl-i küfür de ebedî olarak cehennemde kalacaklardır. Ancak mü'minlerden âsî olanların bâzıları isyanları kadar cehennemde kaldıktan sonra cennete gireceklerdir.

Mü'minlerden âsî olanların tamâmı cehenneme girecek diye bir şey söylenemez. Allâhü Teâlâ, şirkin(Allah'a Ortak Koşmanın) haricindeki her günâhı dilerse affeder. Ancak küfrü affetmez.

Şurasını bilmek lâzımdır ki, kulları cennete koymak Allah'ın fazlı ve ihsanıdır. Binâenaleyh ameller cennete girmeyi îcâp ettirmez. Şu kadar var ki, cennetin dereceleri amele göredir. O zaman ameller cennete girmeyi îcâp ettirmese de, cennette dereceler kazanmayı îcâp ettirir.

İmân ehlinin dâima cennette kalması, ebedî mü'min olarak kalmaya niyet etmeleri sebebiyledir. Yine kâfirin dâima cehennemde kalmasına sebep, dâima kâfir olarak kalmaya niyet etmesidir.

Allah'a hamdolsun ki, biz müslümanlar, âhiret gününe, âhiretin sonsuz hayatına, Cennet ve Cehennem'in daha önceden yaratılmış olduğuna inanıyoruz. İşte bu îmân bizi kurtuluşa götürür, ruhumuzu yükseltir ve bizi mutluluğa kavuşturur. Bu imandan yoksun olmak, insanı şaşırtıp sapıklığa düşürür, her türlü fenalığa sürükler ve hem dünyâda ve hem de âhirette yüzü kara eder.