2010-08-22

“Cenaze Namazımı Kılmayın”…

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu böyle bilir miydiniz?

Yakup Kadri, Sonunda gerçekle yüzyüze gelmişti. Ölümün kolları kendisini kucaklamak üzereydi. Sağlığında o kadar çok zikzak çizmişti ki, her uğradığı fikir iskelesindekiler, ayrılınca onu tamamen defterden silmişlerdi. Yakup Kadri ömrünün sonunda , kimsenin defterinde yer almadığını gördü…


Sosyalist geçinmiş, daha sonra ferdiyetçilikte karar kılmış, kendi köşesine çekilmiş, sık sık bunalımlar geçirmiş, sık sık hayatına son vermeyi düşünmüş…

En nihayet, işte hiç hatırlamak istemediği ölümle burun buruna gelmişti.
Elçilik yapmış, milletvekilliği yapmış, 27 Mayıs ihtilalinden sonra kurucu meclis üyeliğine seçilmiş, 1961’ den sonra CHP’den milletveklili olmuş, 1962’de bu partiden ayrılmış elhasıl; fikri platformda; müptelası olduğu içkiyi içmişcesine yalpalayarak yürümüştü. Fakat sonunda gerçeklerle yüz yüze gelmişti..

Yakınlarına öldüğü zaman cenaze namazının kılınmamasını arzuladığını söylemişti. “Nasıl olur, Sonra ne denir?” yollu itirazlara aldırış etmemişti. Cenaze namazının kılınmasını istemiyordu. Bunda ısrar edip duruyordu.

Öldüğü zaman vasiyeti okununca sözlerinde ciddi olduğu anlaşıldı. “Karımdan, dostlarımdan son dileğim” diye başlayan vasiyetinde “ Ölümümde ne resmi, ne de dini merasim isterim. Hastaneye kaldırılacak cesedimin doğrudan doğruya mezarlığa nakli!” demekteydi.

Son anında zaten, başucunda çok yakın tanıdıklarından başka kimse yoktu. Cenazesinde de onlar bulundu. Ölümü duyulmasına rağmen, onun romanlarını okuyanlardan hiç kimse cenazesine gitmemişti…

Yakup Kadri, “Yaban’ındaki gibi, yıllardır kitabını satın alanlara bile “yaban” kalmıştı…

Meşhurların Son Anları – Burhan Bozgeyik, TÜRDAV, Sayfa:361-362

2 yorum :

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar