"Yirmi sekiz sene içinde 50 milyonun üzerinde insanın canına kıydı. Çok azı, Lenin; gerisi, Stalin zamânında olmak üzere Türkistan’da 14.000 câmi ve mescit, Kafkasya ve Kırım’da 8000, Tataristan’da ve Baş Kürdistan’da 4000 câmi-mescit yıkıldı ve tahrip edildi. Müslüman din âlimleri olarak katledilenlerin miktarı 270.000’in üzerindedir. Bir kısmını da, Sibirya’da sıfırın altında 65 derece soğuğun hüküm sürdüğü kamplara sürgün ettirdi."
Joseph Vissarinovich STALİN
Sovyetler Birliğinin Komünist Parti Başkanlığı ve Başbakanlığını yapan Sovyet devlet adamı. Bir çeyrek asır, Sovyetler Birliğini diktatörce yönetmiş ve onu dünyânın başlıca güçlerinden biri hâline getirmiştir. Dünyâ târihinin son derece kavgacı, karmaşık ve kuvvetli simâlarından biridir. Ölünceye kadar, Rus milletini ve özellikle Rusya’daki Müslümanları işkence altında inletti. Yirmi sekiz sene içinde 50 milyonun üzerinde insanın canına kıydı. Çok azı, Lenin; gerisi, Stalin zamânında olmak üzere Türkistan’da 14.000 câmi ve mescit, Kafkasya ve Kırım’da 8000, Tataristan’da ve Baş Kürdistan’da 4000 câmi-mescit yıkıldı ve tahrip edildi. Müslüman din âlimleri olarak katledilenlerin miktarı 270.000’in üzerindedir. Bir kısmını da, Sibirya’da sıfırın altında 65 derece soğuğun hüküm sürdüğü kamplara sürgün ettirdi. Bunlarla yetinmeyen Stalin, dînî abidelerle süslü Buhara, Semerkand, Hokant, Kazan, Hayve, Ufa, Bakü, Taşkent, Bahçesaray, Derbent, Timirhan, Kaşgar, Alma Ata, Tirmi vs. şehirlerinde mevcud milyonlarca Kur’ân-ı kerîm ve hadis kitapları başta olmak üzere bütün dînî eserleri toplattırıp yaktırdı, ayaklar altında çiğnetti.
21 Aralık 1879 günü Gürcistan’ın Gori kasabasında dünyâya geldi. Babası fakir bir kunduracı, annesi koyu dindar, çamaşırcı bir kadındı. Joseph annesinin baskısıyla Ortodoks kilisesinde dînî eğitim gördü. Joseph’in gençlik yılları Gürcü milliyetçiliği (anti-Rus) düşünceleriyle geçti. Çok fakir olan çevresinde Marksist fikirleri süratle yayılıyordu. Bu arada Tiflis’te Iskra (kıvılcım) sosyalist grubuna katıldı. Tutuklanarak 1902 senesinde hapse, oradan da Sibirya’ya gönderildi. Sibirya’dan 1904 senesinde kaçarak tekrar Tiflis’e geldi. Bolşevik Menşevik çatışmasında Lenin’in fikirlerini benimsedi. 1905 ihtilâlinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra, Lenin tarafından Bakü Bolşevik liderliğine getirildi. 1912 senesinde tekrar tutuklandıysa da kaçtı. Bunun üzerine çelik adam anlamına gelen Stalin lâkabını aldı.
Stalin’in 1917 ihtilâlinde rolü yok gibidir. Stalin o sırada L. D. Trotski tarafından gölgeleniyordu. Stalin Pravda Gazetesinin başında bulunuyordu. Daha sonra kendisine Lenin tarafından halk komiserliği görevi verildi. Halk komiserliğinin görevi, çeşitli milletlere âit toplulukların milliyetçilik düşünce ve hareketlerini bastırmaktı. Çok kan döktü. Bu kanlı çalışmaları sonucu, 1919 senesinde kendisine İşçi ve Köylü Komiserliği de verildi. İç savaşta politik komiser olarak süvari birlikleri ile, karşı ordu güçlerine karşı savaştı. Bu savaşlar esnâsında Rus ordusu tamâmen dağıtılarak yerini kızıl orduya terk etti.
Stalin, Lenin’in 1922 senesinde ölümünden sonra parti kongresinde genel sekreterliğe seçilince, Komünist Partinin tamâmına hükmetme imkânına kavuştu. Lenin’in enternasyonal yayılmacı politikası 1923 senesinde Almanya ve Macaristan’da başarısızlığa uğradığından sosyalizmin yalnız ülkesinde kalmasını, devrimin Rusya dışına yayılmasına gerek olmadığını savundu. Bu fikre karşı olan Trotski’yi Alma Ata’ya sürmeye muvaffak oldu. Bundan sonra, küçük köy ekonomisini ortadan kaldırarak endüstriyel ekonomiyi kurmaya başladı. 1930 senesinde 25 milyon köylü evlerinden zorla alınarak büyük sanâyi fabrikalarına taşındı. Çiftçilik, zirâat, kollektif esaslara bağlandı.
İkinci Dünyâ Savaşı çıkınca, demokratik ülkelerin yardımını alabilmek ve onlara şirin gözükebilmek için kollektifleşmeye ara verdi. Çalışma kamplarında sürgünde bulunan bâzı tutukluları serbest bıraktı ve papazları yeniden kiliselerin başına geçirdi. 1936 senesinde içerideki huzursuzluk o kadar artmıştı ki, rejimi koruyabilmek için Hitler Almanyası ile saldırmazlık antlaşması imzâlandı. Bu antlaşmanın asıl gâyesi, milliyetçilik duyguları ile kaynayan toplulukları tamâmen sindirmekti. Bu antlaşma esâsen Hitler’i rahatlatarak Avrupa’da Almanlara yaygın savaşma imkânı sağlamış oldu.
22 Haziran 1941 günü Hitler, Rusya’ya da saldırıya geçti. Stalin halka her tarafı yakarak geri çekilmelerini emretti. Çeşitli milletlerin milliyetçilik duygularını canlandırarak onlara savaşma gücü verdi. Generallere büyük yetkiler tanıdı. 1812’de Büyük Petro zamanındaki işgâle benzer şekilde geri çekilirken her yeri tahrip ettirdi. Alman orduları Moskova’ya dayandığı vakit Kremlin’de idi. O sene kış çok sert geçince karşı hücum için zamanlamayı yapıp, Almanları Stalingrat’ta büyük bir mağlubiyete uğrattı.
İkinci Dünyâ Savaşı kazanılınca Stalin’in gücü çok artmış oldu. Roosevelt ve Churchill’le Tahran ve Yalta’da yapılan antlaşmalarda Sovyetleri dünyânın ikinci büyük devleti olarak kabul ettirdi. Japonya’ya savaşı geç îlân edince, Roosevelt ile arası açıldı. 1947 senesinde milletlerarası komünizmi yayabilmek için “Kominformu” yeniden kurdu. Balkan ve Doğu Avrupa devletlerinin çoğunu fakir ve yoksul olmalarından istifâde ederek devrimler yaptırarak bir bir hâkimiyeti altına almaya başladı. Bu târihten îtibâren doğuyla batı arası açılarak demir perde kurulmuş oldu.
Stalin, 5 Mart 1953 günü ölünce yerine geçen Nikita Kuruşçev, Stalin’i düşman olarak îlân etti. Marksçı-Leninci görüşlerin yeniden komünizmin temel doktrini hâline gelmesini istedi. Stalin ismiyle başlayan şehirlerin isimleri dahi değiştirildi. Para, pul ve resmî dâirelerden Stalin’in resmi ve büstleri kaldırıldı. Mezarı dahi açılıp Kremlin’in duvarı dışına taşındı.
Eserleri:
Leninizm’in Problemleri, Sovyetler Birliği, Komünist Parti Târihi, Marksizm ve Dil, Sovyet Rusya’da Sosyalizmin İktisâdî Meseleleri.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.