2011-01-20

LEVH-İ MAHFÛZ

LEVH-İ MAHFÛZ

Allahü teâlânın takdîr ettiği ve kâinâtta olacak şeylerin yazılı bulunduğu levha. “Kitâb-ı mübîn”, “kitâb-ı meknûn”, “kitâb-ı ma’kum” gibi isimleri de vardır. Onda yazılı olanlar, artma ve eksilmekten, şeytanların tecâvüzünden, değiştirilmekten korunmuştur.

Levh-i mahfûz vardır. Fakat ne olduğu kat’î bildirilmemiştir. Bununla berâber hakkında çeşitli rivâyetler bulunur. Bunlardan birisi, beyaz inci ve kırmızı yâkuttan olduğudur.

Kur’ân-ı kerîm’de meâlen buyruldu ki:
Dünyâda olacak her şey, dünyâ yaratılmadan evvel ezelde Levh-i mahfûza yazılmış, takdir edilmişdir. Bunu size bildiriyoruz ki, hayatta kaçırdığınız fırsatlar için üzülmeyesiniz ve kavuştuğunuz kazançlardan, Allah’ın gönderdiği nîmetlerden mağrûr olmayasınız.(Hadîd sûresi: 23)

Başka bir âyet-i kerîmede ise meâlen; “...Yaş ve kuru her şey Kitâb-ı mübîn’de vardır.” buyrulmaktadır. Kitâb-ı mübîn, Levh-i mahfûz veya ilm-i ilâhî mânâsınadır. Kur’ân-ı kerîm Berât gecesinde Levh-i mahfûza inmiştir. Kadir gecesinde Peygamber efendimize gelmeye başladı. Sahîh-i Buhârî’de nakledilen hadîs-i şerîfte ise, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:


Allahü teâlâ Levh-i-mahfûza önce şunları yazdı: Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. Muhammed O’nun kulu ve Resûlüdür. Verdiğim hükme râzı olan, belâlara sabreden, nîmetlere şükreden kimseyi doğrular arasına yazdım. O kimse, kıyâmet günü onların arasında dirilir. Hükmün dışında bir şey bekleyen, belâlara karşı sabırlı olmayan, nîmetlere şükür yolunu tutmayan da benden başka ilâh arasın.

Ra’d sûresindeki: “Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değiştirmez. Ümmül-kitâb, O’ndadır.” meâlindeki âyet-i kerîmede, Levh-i mahfûz bildirilmektedir. Ümm-i Kitâb, ezelî olan kelâm-ı ilâhînin ismidir. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Yâni burada zaman yazılı değildir. Allahü teâlâdan başka, kimse bilmez. Hiç yok olmaz. Levh-i mahfûzda ise değişiklik olur. Bunu melekler görür. İnsanın işine göre, ömrü ve rızkı değişir. Bu değişiklikler Allahü teâlânın kaderine yâni ezelî ilmine uygun olur. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine ölümüne yakın, iyi işler yaptırıp, son nefeste îmânla gönderir. Başkasına kötü amel işletip, îmânsız gönderir. Bunun için, Resûlullah efendimiz her zaman;

“Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik” duâsını okurdu ki, (Ey büyük Allah’ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, yâni dîninden döndürme, ayırma! demektir.) Hadîs-i kutsîde: “İnsanların kalbi Rahmânın kudretindedir. Kalbleri, dilediği gibi çevirir.” buyrulmuştur. Yâni, Allahü teâlâ, Celâl ve Cemâl sıfatları ile kalpleri kötüye ve iyiye çevirir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar