2011-04-30

Yedi Düveli Yendik mi?

Kurtuluş Savaşında Yedi Düveli Yendik mi?

1915'de Çanakkale Savaşında, o akıl almaz destanı yazdık, yedi düvele set olduk ve düşmanı geçirmedik... Ama sadece üç sene sonra aynı düşman, en ufak bir direnişle karşılaşmadan Çanakkale Boğazı'nı geçti ve İstanbul'u yani başkentimizi işgal etti... Devletin idare edildiği saraylar bile kuşatıldı... Osmanlı diz çökmüştü artık... Ya sonra?

....

Sonra Yedi Düveli Yendik mi?
Çok defa bunu başarmıştık ama Kurtuluş Savaşı için bu durum doğru değildir.

Kurtuluş savaşımızda yedi düveli yendiğimiz iddiası maalesef ki gerçeği ifade etmemektedir...

"Düvel-i Muazzama" usulunce, savaşmadan geri çekildiler...

Yunan'ı denize dökmedik... Her yeri yaka yaka hatta önlerine hayvan sürülerini kata kata, ağır ağır geri çekildiler... Trakya'nın gerisinde yerleşip bir şeylerin gerçekleşmesini beklediler... O anda tam beş senedir İstanbul'u işgal altında tutan İngilizler Yunan'a böyle emretti; "Usulüyle geri çekil!"...
Yerli-yabancı devlet arşivlerinde Yunan'ın denize döküldüğüne dair tek bir vesika yok... Ne bir fotoğraf, ne bir video, ne de geçerli bir vesika yok?

Neden acaba ?.. Neden taktik bir hareketle geri çekildiler ve Ankara Hükümetini mağlupken galip haline getirdiler?

Bizden korktular mı ?..
Silahımız yoktu...
En son Çanakkale, Rus cephesi, Filistin, Trablusgarp, Balkan ve Yemen savaşlarından sonra askerimiz de kalmamıştı. Düzenli ordularımız da yok gibiydi...

Zaten Çanakkale'de bile gönüllüler savaşmıştı..
Savaş uçaklarımız, denizaltılarımız, yani kara kadar hava ve deniz kuvvvetlerimiz de yoktu...

Bir ara Genelkurmay başkanı olan Karadayı paşamızın dili sürçtü ve Irak sınırımız hakkında;
" Yahu! Biz bu SINIRI Çizmedik ki İngilizler Çizdi " deyiverdi...

İngilizler 1918-1923 yılları arasında fiilen işgal altında tuttukları ve bazen aralıksız bir ay havadan bomba yağdırıp sivillerini katlettikleri İstanbul'umuzu neden bırakıp çekip gittiler?

Mahalle aralarında sapan kavgası yapan çocuklarımızın uçaklarını düşürüp hava kuvvetlerini imha etmelerinden, usta balıkçılarımızın olta ve misinaları ile kruvazör ve denizlatılarını avlamlarından mı korktular? Elbetteki hayır!..

Söz de bizim başarılarmızdan (!) endişeye kapıldılar ve Bursa'da Mudanya Barış Antlaşmasını imzaladılar...
İyi de bunun az evvelinde General Refet Bele komutasındaki bir kolordumuz İstanbul'u İngilizlerden almak için bir taarruz yaptı ve tabiri caizse varlık bile gösteremedi... O halde?..

Gitmeleri karşılığında bir şeyler aldılar ki gittiler?
Neydi bu akıl almaz kararlarının arkasındaki sır?


İşte, ne aldıklarını merak edecek olursanız LOZAN ANTLAŞMASI'nın detaylarında bulabilirsiniz...

"TÜRKLERİ DİNİ-MANEVİ HASSASİYETLERİNDEN KOPARTMAK VE HİLAFETİ KALDIRMAK ŞARTI İLE YAPAY BİR BAĞIMSIZLIK TANINDI. SAHTE KURTARICILAR SAHNEYE SÜRÜLDÜ."

Mehmet Fahri Sertkaya
Akademi

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar