2011-07-04

Türkiye İran Savaşı Olmasın!

Türkiye İran Savaşı Olmasın!


Tarih boyunca olduğu gibi Türkiye ve İran Ortadoğu'da iki büyük rakiptir. Türkiye'deki hakim Sünnî kültürü ile İran'daki Safevî Şiîliği bağdaşmaz ve uyuşmaz. Usûl bakımından aralarında uçurumlar vardır.

Osmanlı'nın belini kıran, Orta Avrupa'yı ve İtalya'yı feth etmesine engel olan İran ile yapmış olduğu tüketici ve yıpratıcı savaşlardır.

Sünnîler Türkiye coğrafyasında bin küsur yıldan beri (İstanbul'da 1453'ten bu yana) vardır, İran'ın ise en az üç bin yıllık millî bir varlığı ve medeniyeti vardır.

İran halkının yüzde 52'sinin ana dili Türkçedir.

İran'da en az 20 milyon Sünnî vatandaş vardır ama din ve ibadet hürriyetleri çok kısıtlıdır. Bütün taleplere rağmen başkent Tahran'da Sünnîlerin cami ve İslam kültür merkezi yapmalarına izin verilmemektedir.

Sünnîlerin İran'da, Ermeni azınlık kadar din, inanç, ibadet, düşünce, eğitim, kültür ve kimlik hürriyeti yoktur.

Bütün bunlara rağmen Türkiye ile İran (olabildiğince) dost kalmalıdır.

Siyonistler, Haçlılar, Global derin güçler, emperyalistler, BOP'çular Türkiye ile İran'ı savaştırmak istiyor.

Vaktiyle Irak ile İran'ı savaştırdıkları gibi.

Her iki ülkenin idarecileri böyle bir savaşı önlemek için bütün gayretlerini sarf etmelidir.

Türkiye ve İran bir saldırmazlık paktı imzalamalıdır.

Türkiye'de sanıldığından çok Kripto Yahudi olduğu gibi İran'da da hayli Gizli Yahudi vardır.

İran İslam Cumhuriyeti Suriye Nuseyrî rejimini mânen ve maddeten yoğun şekilde desteklemektedir.

Eskiden Nuseyrileri Müslüman saymıyorlardı. Siyasî bir fetva ile onlar şimdi din kardeşi ilan edilmiştir. Câferî Şiiliği ile Nuseyrîlik arasında uçurumlar vardır.

Türkiye ile İran, Suriye meselesi dolayısıyla karşı karşıya gelecek değil, gelmiştir bile.

İran, Türkiye'deki Alevîleri Caferî Şiî yapmak için yıllardan beri büyük faaliyet göstermekte, büyük paralar harcamaktadır.

İran Ermenileri desteklemektedir.

Her şeye rağmen Türkiye ile İran savaşmamalı; siyasî, ticarî, iktisadî, kültürel ve turistik münasebetlerini alabildiğine geliştirmelidir.

En doğrusu, Türkiye'nin İran içişlerine, İran'ın Türkiye içişlerine karışmamasıdır.

Bir Türkiye-İran savaşı iki ülke, İslam âlemi ve Ortadoğu için felaket olur.

Milyonlarca insan ölür.

İki ülke harap ve viran olur.

Böyle bir savaşın galibi olmaz.

Böyle bir savaş İsrail'in, ABD'nin, Haçlıların ekmeğine yağ sürer.

BOP'a göre Türkiye'nin nasıl mutlaka parçalanması gerekiyorsa, İran'ın parçalama plan ve projeleri de hazırdır.

Sünnîlik ve Şiîlik arasındaki derin ve usûle ait ihtilaflar ve anlaşmazlıklar kolay kolay halledilemez. Bu mesele Mahşer'e kalmıştır.

Sünnîlik ile Şiîlik uyuşmaz.

Yapılacak en akıllıca ve Müslümanca iş, iki taraf arasında, yukarıda beyan ettiğim gibi saldırmazlık paktı imzalanmasıdır.

Mezhep ve siyasî rekabet meselelerini birinci plana çıkarmamak; iki ülke arasında alabildiğine ticaret, turizm, iktisat, kültür ve turizm işbirliği yapmak.

Türkiye ile İran savaşırsa İsrail kurtulur, güçlenir ve yükselir.

Geçmiş asırlarda Papalık, Venedik ve Haçlı dünyası, Osmanlıya karşı İran'ı destekliyor, oraya elçiler gönderiyor ve kışkırtıyordu.

Artık iki tarafın bu gibi tuzaklara düşmeyecek kadar akıllanmış olduğunu ümit ediyorum.

Mehmet Şevket Eygi
Gazeteci - Yazar
30 HAZİRAN 2011

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar