2012-06-04

Bir Ayasofya Medresesi varmış ve YIKTIRILMIŞ!..

Medeniyetimize ait eserleri ortadan kaldırmaya ahdetmiş zihniyetin içler acısı bir icraatı daha...Bir Ayasofya Medresesi varmış ve YIKTIRILMIŞ!..
Bir Ayasofya Medresesi varmış ve YIKTIRILMIŞ!..


Medeniyetimize ait eserleri ortadan kaldırmaya ahdetmiş zihniyetin içler acısı bir icraatı daha...

Bir Ayasofya Medresesi varmış ve YIKTIRILMIŞ!..

Fatih 'in yaptırdığı ilk İstanbul medresesi olma özelliğine sahip bu güzelim yapı, müze Ayasofya’sına yakıştırılamadığı için acımasızca berhava edilmiş.


Fatih Sultan Mehmed 29 Mayıs 1453'te Bizans'ı fethedip şehire girdi­ğinde gerek Tâcizâdc Cafer Çelebi, gerek Tursun Bey'in haber verdiklerine göre, doğru Ayasofya'ya giderek. kubbenin üstüne kadar çıkıp bu muhteşem mabedi büyük bir ilgiyle incelemişti. Fetihte bizzat hazır bulunan Tursun Bey, Ayasofya ve çevresinin çok harap bir vaziyette bulunması üzerine Fa­tih'in üzülerek aşağıdaki şu ünlü Farsça beyti terennüm ettiğini kaydeder:

Örümcek Kisrâ'nın takında perdedârlık ediyor
Baykuş   Efrasyab 'ın   kalesinde nevbet vuruyor

İstanbul alındıktan sonra Fatih ilk iş olarak Ayasofya'da toplanmış
olan Bizans halkına hitaben can mal ve din özgürlüklerinin kendi
teminatında  olduğu   konusunda güvence vermişti.

Gerekli temizlik hemen başlatılarak bakımsız ve harap vaziyette kalmış olan Ayasofya, usul gere­ğince camiye çevrilmiş ve onarı­ma alınmıştı ve belli başlı Türk şe­hirlerinde varlığı görülen ulu ca­mi görevini artık Ayasofya, bir "cami-i kebir" olarak üstlenmiş bulunuyordu.

Camiin bakımı için gelir sağlaya­cak pek çok mülk ayrıldıktan sonra hizmetlerini görmek üzere de 620 görevli atanmıştı. İlk dö­neminde güneybatı köşesine bir ahşap minare yaptırılmış; Fatih Sultan Mehmed'in talimatıyla ya­pının kuzey tarafına bir de med­rese inşa ettirilmişti. Ondan sonra gelen Osmanlı padişahları da fe­tih sembolü olarak kabul edilen Ayasofya'ya büyük önem vermiş­ler ve bu konuda hiç bir fedakârlıktan kaçınmamışlardır.
Ayasofya Medresesinin kökü kazınmadan  önceki hali (Giriş ve batı kısmından bir görünüş)
Ayasofya Medresesinin kökü kazınmadan
önceki hali (Giriş ve batı kısmından bir görünüş)
 Ayasofya'nın "kutsal hikmet" manasına gelen Grekçe adı dahi değiştirilmeyerek hoşgörü kavramı bir kez daha dünyaya gösterilmişti. Özellikle II. Selim döneminde Mimar Sinan'ın yapmış olduğu destek payandaları ve onarımlar sayesinde yapının günümüze ka­dar ulaşması mümkün olabilmiş­tir. Ayrıca Sultan Abdülmecid dö­neminde (1839-1861) Fossati kar­deşlerin 1849 tarihleri arasında yaptıkları restorasyon çalışmaları da önemli yer tutar. Ayasofya'nın içinde bulunan figürlü mozaikle­rin üzerleri ince bir sıva ile örtül­müş olup bu uygulama ile bir ba­kıma bunların korunması sağla­narak günümüze kadar ulaşabil­meleri mümkün olmuştur.


Ayasofya'nın masrafları ve ona­rımları daima Fatih tarafından ku­rulmuş olan vakıf gelirlerinden karşılanmıştır. Bu vakıflar, şehir içindeki müsakkafat, dükkânlar, evler, menziller, değirmenler, hanlar, hamamlar ve özellikle Fa­tih tarafından yaptırılan bedes­tenlerden oluşmaktadır.

926/1519 tarihli tahrir defterinde Ayasofya vakıflarının hasılatının 1.426.288 akçe olduğu görülmektedir. O ta­rihlerde 40 akçe 1 flori olduğuna göre bu miktar 36.500 altın filori, 09.01.2003 tarihli gün itibari ile 1 gr altın 19.000.000 TL'dir. Bu he­saba göre, bu yüklü gelir sayesin­de Ayasofya devamlı olarak imar edilip ayakta kalabilmiştir.


1980'li yıllarda Ayasofya Camii (Kazım Zaim Arşivi)
1980'li yıllarda Ayasofya Camii (Kazım Zaim Arşivi)


İlk iş, Medrese

Çok iyi eğitim görmüş olan Şeh­zade II. Mehmed, zamanın en iyi alimlerinden olan Molla Gürani ve Molla Hüsrev'in tedrisinden geçmişti. O, Ayasofya'nın onarıl­masını takiben ilk iş olarak Zey­rekteki Pantakrotor manastır odaları ile Ayasofya'daki Papaz odalarını medrese olarak faaliye­te başlatmıştır. Bu iş için ilk etap­ta Ayasofya Camii'nin hemen ya­nındaki papaz okuluna ait bö­lümler kullanıldıysa da asıl med­rese binasının Fatih tarafından yaptırıldığı, Külliyenin vakfiyesin­den anlaşılmaktadır. Bu nedenle İstanbul Külliyesi (Üniversitesi) medreselerinin 1453 yılında ilk olarak Zeyrek ve Ayasofya’da kurulduğunu söyleyebiliriz.

Medre­senin ilk müderrisi de Fatihin hocası Molla Hüsrev'dir. Ebu Behram El Dimişgi'nin Atlas Minör tercümesinde İstanbul hakkındaki ilave bilgiler arasında "Fatih Ayasofya'nın şimal (ku­zey) tarafında talebe-i ulum için vezayifi muayene ile bir darül tahsili ulûm ve medrese-i aliyye ihdas etmiş" denmektedir. Bu, eski    saray tarihinden yani 1454'ten evveldir. Bu sebeple Ayasofya medresesinin 1453 yı­lında Ayasofya camiinin kuzeyin­de Fatih tarafından kurulduğunu söyleyebiliriz.

Ayasofya Camii müze olunca, bugün hiçbir hatırası kalmadan
ortadan kaldırılan Fatih'in yadigarı medresenin esas planı
(Ekrem Hakkı Ayverdi; Osmanlı mimarisinde Fatih devri. cilt3, sf 319)


Fatih Camii külliyesinin inşası üzerine bir süre boş kalan Aya­sofya medresesi II. Bayezid dö­neminde (1481-1512) tekrar kul­lanılmaya başlanmıştır. 1596 ta­rihli masraf defterinden anlaşıldı­ğına göre, Ayasofya Medresesi 1596'da yeniden ihya edilmiştir. Fatih'in yaptırmış olduğu tek kat­lı medresenin üstüne II. Bayezid bir kat ve hücreler ilave ederek yapı iki katlı bir medrese haline dönüşmüştür. 1846-1849 yılları arasında Sultan Abdülmecid dö­neminde Mimar Fossati kardeşler tarafından gerçekleştirilen Aya­sofya restorasyonu sırasında medrese binası da restore edilmiş ve tamir sırasında köklü değişik­likler yapılmıştır.

1915'te hazırlanan ve İstanbul Müftülüğü Şer'i Sicil Arşivi'nde bulunan Ders Vekâleti Medrese ve Müderris Defterindeki bilgilere göre Ayasofya Medresesi, iki kat­lı bir bina olup alt katta 14, üst katta 18 olmak üzere 32 odalı bir yapı idi. 80 ile 90 talebenin barın­masına müsait medresenin her iki katta helası, ortasında şadırva­nı, genişçe bir avlusu, gusülhane ve çamaşırhanesi bulunmaktaydı. Prof. Dr. Semavi Eyice'ye göre 19. yy'da yaygın olan batı üslu­bundan etkilenmiş görünen med­rese binasında bir çok değerli ilim adamı ders vermiştir. Bunlar­dan biri de Fatih zamanının en önde gelen alimlerinden Ali Kuşçu'dur. Ayasofya hakkında bir ri­sale yazıp Fatih'e hediye etmiş olan Ali Kuşçu hakkında Süheyl Ünver  şu   bilgileri   vermektedir:


Ayasofya Medresesi'nin  avlusunun  kuzeyden güneye  doğru olan kısmı
Ayasofya Medresesi'nin
 avlusunun
kuzeyden güneye
doğru olan kısmı
"Fatih Ali Kuşçuyu 1473'de Otlukbeli seferine giderken yanında götürür. Dönüşte Ayasofya med­resesine günde 10 akça, Nişancı Paşa'ya göre de 200 akça ile Mü­derris tayin eder. Ali Kuşçu, İs­tanbul'un ilk büyük ilmî payesi olan Ayasofya Müderrisliği vazi­fesini uzun yıllar sürdürmüştür."

Görünümü bozuyormuş !

Konya İzzet Koyunoğlu Müzesi Arşivi'nde no: 13363'te kayıtlı bu­lunan 1286/1863 tarihli "Cetvelli Medâris-i Asitâne" başlıklı belge­ye göre medrese 198 talebeyi ba­rındırmakta ve İstanbul'un en ka­labalık eğitim müessesesi olma özelliği taşımaktaydı. İki katlı bir iç avluya sahip, ahşap revaklı bir yapı olan medrese, 19. yy'da Abdülmecid döneminde gerçekleşti­rilen onarımda yenilenmiştir. Hüseyin Ayvansarayî'nin 1865 basım tarihli Hadikatü'l-Cevami adlı eserinde bahsettiği üzere Akemseddin'in Ayasofya Medresesi'nin kapısı bitişiğinde bir halvethanesi bulunmaktaydı. Daha sonraki tarihlerde bu halvethane Akşemseddin   hazretlerine   hürmeten kitap hane müderrislerine vakfedilmiştir.

1924'e kadar medrese olarak kul­lanılan bina bir ara vilayetin em­rinde kimsesizler yurdu olarak iş görmüş, ancak 1934 yılında ha­rap olduğu ve Ayasofya'nın görü­nümünü bozduğu gerekçesiyle zamanın Antikiteler ve Müzeler Umum Müdürü Aziz Oğan'ın em­ri ile yıktırılmıştır.

Bir kısmı kimsesizler yurdu ola­rak kullanılan medrese yıkılma­dan önce resimleri çektirilip planlar mimar Nihat'a çizdirildik­ten sonra birer nüshaları Evkaf Müdürlüğü'ne ve Kültür Bakanlı­ğına gönderilmiştir. Muhtemelen bir nüshası da Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nde kalmış olup Sü­heyl Ünver de bu bilgileri yayın­lamıştır.

Ayasofya Medresesi'nin  Avlusundan bir kesit
Ayasofya Medresesi'nin
 Avlusundan bir kesit

Ayasofya'da 1982 yılı onarımları sırasında tamamen toprak dolgu altında kalan çalılık ve moloz yı­ğınları altındaki medrese alanı önce temizlenmiş sonra da temel sondajlarına geçilmiştir. Onarım çalışmalarını yürüten Y. Mühen­dis Mimar Alpaslan Koyunlu’nun araştırmaları sonucunda medresenin temel kalıntıları, bölme du­varları, su yolları, şadırvan kaide­si ile ana gezinti yolları ortaya çı­karılmıştır.

Bu kısımda yeni bir kazı yapıldı­ğı takdirde medresenin planları hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olabileceğiz.



Yeniden yapılanmalı

Bundan sonra neler yapılabilece­ği ile ilgili olarak Süheyl Ünver, Ekrem Hakkı Ayverdi ve Gullit'in plan ve bilgilerinden hareketle bir restitüsyon planı yapılarak rekonstürüksüyon (yeniden inşa) gerçekleştirilebilir.

Böylece İstan­bul'un fethinin 550. yıl dönümü­nü kutlayacağımız bu yıl içerisin­de Fatih'in bir hatırasını daha ya­şatmış olmakla birlikte Ayasofya'nın  şanına  yakışır bir  kültür merkezi   oluşturmak   mümkün olabilecektir.

Bu arada Türk kültürüne büyük hizmetleri geçen yukarıdaki bilgi­lere ulaşmamızı sağlayan Ekrem Hakkı Ayverdi ve Süheyl Ünver hocalarımızın yanı sıra Ayasofya içinde görmekte olduğumuz Ka­zasker Mustafa İzzet Efendi'nin hattı olan dünyanın en büyük levhalarını Ayverdi'ye onartarak kendi çabasıyla tekrar yerine astı­ran eski Müdür Arkeolog Muzaf­fer Ramazanoğlu'nu saygı ve rahmetle anıyoruz. Ayverdi, Ünver ve Ramazanoğlu gibi Türk kültü­rüne hizmeti geçmiş bilgili ve ce­sur insanlar sayesinde kültür de­ğerlerimiz korunmuş ve günümü­ze ulaşabilmiştir. Başka milletle­rin değerlerine sarılan kişilerse onların adi birer kopyası olmak­tan öteye gidememiştir. Şair Ni­yazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun aşağıdaki şiiri bu gibi insanlara ithaf olunur:


Ayasofya Medresesi, yıkılmadan bir müddet önce İstanbul  Belediyesi'ne bağlı kimsesiz çocuklar yurdu olarak hizmet vermiş.
Ayasofya Medresesi, yıkılmadan bir müddet önce İstanbul
Belediyesi'ne bağlı kimsesiz çocuklar yurdu olarak hizmet vermiş.












Fatih Sultan Mehmed Han'la Çağdaş Bir Hesaplaşma


Her delikanlının senin yaşında
Kavak yelleri eserken başında
Ta... Bilmem nereden bu kadar yolu
Gelip, almak var mıydı İstanbul'u?
Bunca zahmet, bunca şehit, bunca kan...
Neden yaptın bunu Sultan Mehmed Han?
Hatanı silmedi hâlâ asırlar...
Hele işlediğin öbür kusurlar...
Ayasofya'yı camiye çevirdin.
Bilmiş ol ki, büyük bir çam devirdin...
Minareler diktin dört bir yanına
Kubbedeki haçın kıydın canına...
Korkudan sustular güzelim çanlar
Sultanım, irtica değil mi bunlar?
Balkan'da gürlerdin, çaktın Mora'da
Ne işiniz vardı beyim, orada?
Yaptığın bu yanlış işler yüzünden,
Bütün Avrupa'nın düştük gözünden
Bulgar'ın elini sıkamaz olduk
Yunan’ın yüzüne bakamaz olduk
Neyse ki çağımız güze çağıdır
Ayasofya'nın da müze çağıdır
Şol dört minareyi dört dikili taş
Gibi sessiz kılıp eyledik çağdaş!
Eğer uğramazsak bir kem nazara
Belki korlar bizi ortak pazara
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu


Ayasofya Medresesinde yıllarca hocalık  yapan Ali Kuşçu'yu, Fatih Sultan Mehmed'e  Muhammediye adlı matematikle  ilgili kitabını takdim ederken gösteren minyatür
Ayasofya Medresesinde yıllarca hocalık
 yapan Ali Kuşçu'yu, Fatih Sultan Mehmed'e
 Muhammediye adlı matematikle
ilgili kitabını takdim ederken gösteren minyatür
Kaynakça:
1.  Ayasofya Müzesi Uzmanı, Ekrem Hak­kı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, III. Cilt, İstanbul Fetih Cemiyeti İs­tanbul Enstitüsü No: 69 İstanbul 1973
2.  Prof. Dr. A. Süheyl Unver, Fatih Külliyyesi ve Zamanı İlim Hayatı, İstanbul Üni­versitesi Yayınları, Sayı: 278, İstanbul 1946
3.  Prof. Dr. Semavi Eyice, Ayasofya Med­resesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklo­pedisi, İstanbul 1994
4.  Erdem Yücel, "Ayasofya Çalışmaları ve Yapılan Onarımlar" Sanat Tarihi Araştır­maları Dergisi, Cilt 2, Sayı: 6, Aralık 1989


Kaynak: Tarih ve Düşünce Dergisi / 2004














Ayasofya'nın umumi planı (Gurlitt'ten) 18 numarayla işaretlenen yer medrese kısmını gösteriyor
Ayasofya'nın umumi planı (Gurlitt'ten) 18 numarayla işaretlenen yer medrese kısmını gösteriyor




Y. Müh. Mimar Alparslan Koyunlu tarafından medrese enkazında temizlik ve kazı çalışması yapıldıktan sonra çizilmiş olan rölöve
Y. Müh. Mimar Alparslan Koyunlu tarafından medrese enkazında temizlik ve kazı çalışması yapıldıktan sonra çizilmiş olan rölöve


İlk kuruluşunda Molla Hüsrev gibi bir devin müderrislik yaptığı medresenin yok edildikten sonraki içler acısı durumu (Kazım Zaim arşivi)
İlk kuruluşunda Molla Hüsrev gibi bir devin müderrislik yaptığı medresenin yok edildikten sonraki içler acısı durumu (Kazım Zaim arşivi)


Ayasofya medresesi temeli
Ayasofya medresesi temeli

Ayasofya medresesi temeli
Ayasofya medresesi temeli

Ayasofya medresesi temeli
Ayasofya medresesi temeli

Ayasofya medresesi temeli
Ayasofya medresesi temeli

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar