Afganistandaki helikopter düşmedi, düşürüldü. Bu oyun daha önce de görüldü. Muavenet Zırhlısı kaptan köşkünden vuruldu |
Afganistan’da bir Türk helikopteri düştü. Resmi kaynaklara göre helikopter kendiliğinden düştü. Avrupa basınına ve Avrupalı yorumculara göre ise Türk helikopteri bilinçli bir şekilde Amerika tarafından füze ile düşürüldü.
Düşürülmesinin sebebi ise Türkiye’nin hala Suriye’ye müdahale de gecikmesi ve yavaş davranması.
Batı ve ABD bu sefer bir İslam ülkesi olan Suriye ye karşı düzenleyecekleri Haçlı seferini gizlememek/perdelemek ve çıkacak III. dünya savaşında Türkiye'nin bütün üslerini kullanmak için Öncü kuvvet olarak Türkiye Devletini kalkan olarak kullanmak istemekte.
Suriye’ye savaş açma konusunda Genelkurmay Başkanlığının çekinceli davranması Tayyip Hükümetinin Suriye’ye saldırmasını geciktirmektedir.
Buna misilleme olarak ta Amerika Türkiye’nin Afganistan’daki bir helikopterini düşürerek Türkiye’ye gözdağı vermektedir.
Geçmişte de aynı tezgâh Muavenet gemisine yapılmıştı...
Muavenet gemisini tam Kaptan Köşkünden ya da başka bir deyimle Kontrol merkezinden vuran Amerika daha sonra Pardon özür dileriz demişti.
***
MUAVENET 20. YILI
Ege’de gerçekleştirilen tatbikat sırasında yaşanan bu acı olayda 5 denizcimiz şehit olurken, 22’si de yaralanmıştı
Ege’den gelen bir haber, gündemin ortasına bomba gibi düşmüştü. Ege Denizi’nde gerçekleştirilen “Kararlılık Gösterisi-92” adlı NATO tatbikatında Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait “TCG Muavenet Muhribi” vurulmuştu. 2 Ekim 1992 tarihinde Amerikan uçak gemisi Saratoga’da birden bire hareketlilik yaşanmıştı. Gerçek atışın bulunmadığı tatbikatta geceyarısı Saratoga personeli, Muavenet Fırkateyni’nin de aralarında bulunduğu “Yeşil Grup” a karşı en üst düzeyde alarma, yani savaş haline geçmişti.
Çok geçmeden Saratoga’dan ateşlenen “Sea Sparrow” füzesi, gemimizin kaptan köşküne isabet etmiş, iki saniye sonra ikinci füze gelmişti. Peşpeşe atılan füzeler, Muavenet’in köprü üstü ve savaş harekat merkezi ile telsiz kamaralarını paramparça etmişti.
5 şehit, 22 yaralı
Olayda, Muavenet Fırkateyni’nin Komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Tesis Astsubayı Serkan Haktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç ve Er Recep Atak şehit olurken, 22 askerimiz de yaralandı.
ABD, Türkiye’yi derinden yaralayan bu olayın kaza olduğunu açıkladı. Ancak, kaza olması imkansızdı. Çünkü, Saratoga mürettebatının iki atışı da tam isabet kaydetti. “Sea Sparrow” füzelerinin ateşlenebilmesi için 6 ayrı karara ihtiyaç vardı. Ayrıca bu işlemler, ayrı ayrı odalarda bulunan personel tarafından yapılmaktaydı. Dolayısıyla füzelerin peşpeşe kazayla ateşlenmesi inandırıcı olmaktan uzaktı.
Saldırı savaş nedeni;
Uluslararası hukuk açısından savaş gemisinin statüsü elçiliklerden çok farklı değildi. Bayrağını taşıdığı ülkenin egemenlik haklarını ifade etmekte, ülke toprağı kabul edilmektedir. Bu sebeple savaş gemilerine yapılan tecavüzler, ülke toprağına yapılmış gibi muamele görür; dolayısıyla savaş nedeni sayılır. Savaş gemisine yapılan hasmane bir saldırının karşılığı misliyle muameledir.
Şehitlerimizin cenazeleri gözyaşlarıyla kaldırılmıştı;
Faciada şehit olan Muavenet Fırkateyni’nin Komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Teğmen Alper Tunga Akan, Astsubay Serkan Haktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç ile Er Recep Atak, düzenlenen askeri törenin ardından dualarla toprağa verilmişti.
Amerikan uçak gemisi Saratoga’dan ateşlenen 2 füze muhribi enkaza çevirdi
Kimse fazla kurcalamadı;
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel ve hükümet arasında iç çekişmelerin yaşandığı dönemdi 1990’lı yıllar. DYP-SHP koalisyon hükümeti, bir yandan Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kısıtlayacak by-pass yasaları hazırlarken, diğer taraftan Cumhurbaşkanı Özal’ı makamından indirmek için diğer partilerle konsensus oluşturmaya çalışıyordu. Parlamento ve kamuoyu, bunların yanısıra, görev süresinin her uzatılışı olay haline gelen “Çekiç Güç” konusunu da gündemine almıştı. Facia, işte böyle bir dönemde yaşandı.
‘Müessif kaza’
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, DYP SHP Koalisyonu’nun Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Beyazıt’tı. Siyasetçi ve askerler, olayın “müeessif bir kaza” olduğunda birleşmişler, işi fazlaca kurcalamamayı seçmişlerdi.
Tahkik edelim ;
Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ise konu ile ilgili Aksiyon Dergisi’ne özetle şunları anlatıyordu: “Vural Paşa (Deniz Kuvvetleri Komutanı) aradı. ’Komutanım, Muavenet muhribini bir Amerikan gemisi vurdu’ dedi. ’Ne oldu?’ diye sordum. ’Efendim, Sea Sparrow’la’. ’Nasıl olur, tatbikattalar?’ ‘Hem de efendim tatbikatın ara safhasındayız’ dedi. ’Nasıl olur Vural Paşa? Şehidimiz?’ var mı diye sordum. ’Maalesef’ cevabını verdi. Sea Sparrowlar, hava hedefine karşı kullanılabilir. Köprü üstünden vurulmuş. Komutan da orada. ’Olacak şey değil. Bunu tahkik edelim. Tahkikat heyeti kuralım’ dedim. Vural Paşa da olayın üzerine gitti. Çok uğraştı.”
Yaralı kurtulan İlter Özdil anlatıyor: Amerika, füzeleri kasten ateşledi;
Saldırıda bir kolunu ve bir bacağını kaybeden Üsteğmen İlter Özdil, olayın asla “kaza olmadığını” söyledi. Sea Sparrow füzelerinin başlı başına bir sistem olduğunu belirten Özdil, “Bir kaç personelin, geminin radar ve bilgisayar sistemlerinin kombine olarak atışa karar vereceği bir silah sistemi. O sırada gemiler dost sularda, ortada tehdit yok. Gemimiz ‘düşman’ olarak seçiliyor ve kasten ateş ediliyor” diye konuştu.
Ciğerinde şarapnel ;
Yaşanan faciada ağır şekilde yaralanan Teğmen Uluç Kılıç da Radikal Gazetesi’nde 18 Şubat 2003 tarihinde yayınlanan haberde, dehşet gecesini şöyle anlatıyor:
“Saatler 22.30’u gösterdiği sırada, Muavenet Muhribi’nde büyük bir patlama oldu. ABD’ye ait Saratoga uçak gemisinden yükselen güdümlü füzeler, Muavenet’in kaptan köşküne kilitlenmiş ve kısa sürede gemi enkaz haline gelmişti.” Halen, akciğerlerinde şarapnel parçalarıyla yaşayan Teğmen Uluç Kılıç, yaralanan arkadaşlarıyla birlikte tazminat için ABD’ye dava açtı. Olayın siyasi olduğunu ileri süren ABD 11. Temyiz Mahkemesi, diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine karar verdi. Böylece Kılıç’ın yasal yollardan ABD’den tazminat hakkı ortadan kalktı. Aradan geçen dört sene içinde çeşitli yerlere başvuran Kılıç, eli boş döndü. Şimdi özel bir şirkette kaptanlık yapıyor.
Belgeselini yaptı işinden kovuldu;
Muavenet muhribiyle ilgili gerçekleri açıklayan bir belgesel hazırlayan Gazeteci Tuncer Bahçıvan işinden oldu. TV8’de yayınlanan “Muavenet Fırkateyni Neden Vuruldu” adlı belgeselde, Amerika uçak gemisi Saratoga’nın, Muavenet muhribini kasten vurduğuna dair ciddi belgeler kamuoyu ile paylaşıldı. Bu programın yayınından kısa bir süre sonra gazeteci Bahçıvan’ın işine son verildi. Gazeteci Tuncer Bahçıvan, “Ben 2003 yılında TV8’de iken bu facianın belgeselini yaptım. Her magazin programını bile defalarca yayımlayan TV8, nedense bu belgeseli bir daha tekrar etmedi” dedi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.