Bir Osmanlı sultanı ilk defa yabancı ülke ziyeretine gitmişti; Sultan Abdülaziz'in Fransa seyahati... |
Osmanlı Devletinde Tanzimat rüzgârları estiği yıllarda Fransa, Paris'te milletlerarası bir sergi düzenleyerek gövde gösterisine kalkışmıştı. Maamâfih başarılı da olacaktı. Bu serginin şeref müsâfiri, bütün devletlerin, topraklarına göz diktiği yaralı aslan Osmanlı'nın tâcdârı, Avrupa insanının zihninde halâ efsâne olarak yaşayan bîr "sultan" idi ki; bu seyahat ile efsâneye efsâne katmıştır. O, henüz 37 yaşındaki vakur hakan, Sultan bin Sultan, es-Sultanü'l-Gâzi Abdülaziz Hân hazretleri idi.
O güne kadar hiçbir Osmanlı sultanının bir Hıristiyan ülkeyi ziyaret ettiği ne duyulmuş; ne de görülmüştü. Otuz altı pâdişâh içinde hiçbirisi, sefer-i hümâyunlar dışında, Avrupa'ya ayak basmamıştı. Sultan Abdülaziz'in bu ziyareti 600 yıllık Osmanlı devleti ıtarihinin ilk ve son ziyareti olacaktı. Atalarından hiçbiri, ne ihtişam asırlarında, ne de sonra Avrupa'ya ziyaret maksadıyla gitmemişlerdi. Garip tecellîdir ki, hanedanın son üyeleri Avrupa'ya sürgüne gidecek ve bir zamanlar atlarının nallarına çiğnettikleri topraklarda, binbir çile ve zorluklarla şeref ve haysiyet mücâdelesi vererek yaşamaya mahkûm olacaklardı. Ancak Abdüiaziz Hân'ın bu ziyaretidir ki her bakımdan ilk ve yine her bakımdan son Avrupa ziyareti olacaktı. O yıllar Avrupa ile aramızdaki mesafelerin açılmaya başladığı; onların gelişmeyi hızlandırdığı; teknolojinin de an'âneye(geleneğe) galip geldiği yıllar idi ve Osmanlı aydınları yeni yeni uyanmaya, Avrupa'nın ilmini ve fennini iktisapta fayda olduğunu görmeye başlamışlardı. Sultan bu fikirler ile bir telkin bombardımanına tutulmuş ve önceleri istemeyerek bu ziyarete karar vermişti. Ne var ki ziyaret hitâmında çok hayırlı bir iş yaptığını o da kabul edecektir.
Seyahatte Şehzade Yûsuf İzzeddin Efendi, Veliahd Murad Efendi, Şehzade Abdûlhamid Efendi'ler yanında mülkî ve askerî erkândan 30; devlet bürokrasisinden 20; hizmetkârlardan 12, hususi hademelerden de 6 kişi zât-ı şahaneye refakat edecekti ve içlerinde hiç kadın yahut hanım sultan bulunmuyordu.
Takvimler 24 Haziran 1867 Pazartesi gününü, saatler de alaturka dördü işaret ederken İstanbul halkı Doimabahçe'den atılan top sesleri ile sahillere dökülmüştü. Bunlar Sultan Abdülaziz Hân'ın saltanat kayığı ile Dolmabahçe'den ayrılıp Beşiktaş önlerinde yatan donanmaya doğru hareket ettiğinin işareti idi. Çok geçmeden donanmadan ve sahillerden atılan top sesleri ile iyiden iyiye şenlik havasına büründü. Osmanlı padişahı payitahttan ayrılmak üzere idi. Halk, "Aleyke avnüllâh, sefer-i hümâyunun mübarek ola" diyerek padişahı uğurladılar.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.