Yemek-İçmek kültürü hakkında nadir ve kısıtlı sayıda el yazması risaleler dışında, Türk mutfağına ait ilk basılı yemek kitabı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane hocalarından Mehmet Kâmil Efendi'nin eseridir.Melceü't Tabahhîn (Aşçıların Sığınağı) İsimli bu kitap, 1844 yılında İstanbul'da taş baskısı (Lito) olarak yayımlanmıştır. Mehmet Kâmil Efendi, bu eseri için dönemin ünlü ustalarıyla görüşmüş, ayrıca Ağdiye Risalesi ve Yemek risalesi isimli iki yazma eserden de istifade etmiştir. 1844 ve 1888 yılları arasında dokuz defa yayımlanan eser, dönemin en çok satan kitapları arasında yer alarak günümüz tabiriyle best seller olmuştur.
1862 yılında Fevz-i Cihad isimli yatıyla İngiltere'ye giden Mısır Valisi Sait Paşa, Thames Nehri üzerinde devlet adamları ve asiller için yatında bir yemek daveti vermiş, bu yemekte Turabi Efendi tarafından"Turkish Cookery Book" ismiyle İngilizce'ye çevrilen Melceü’t Tabahhîn konuklara hediye olarak dağıtılmış. Daha sonra 1864 ve 1884 yıllarında Londra’da iki kez basılan kitap, batıda basılan ilk Türk yemek kitabı olarak, eğer bulunabilirse, günümüz sahaf raflarında yerini almıştır. Ayrıca Mehmet Sıtkı Efendi tarafından Arapça’ya çevrilmiş ve 1886 yılında Kahire’de yayımlanmıştır. Melceü’t Tabahhîn’in yoğun ilgi görmesine karşın ülkemizde mutfakla ilgili tam kırk sekiz yıl başka bir kitap yayımlanmaması ise çok ilginçtir.
Ninelerimizin Yemek Kitabı; "Ev Kadını" |
1892 yılında Ayşe Fehriye Hanım (Fehriye) adını kullanarak Ülkemizdeki ikinci yemek kitabı olan "Ev Kadını" isimli eserini yayımladı. Burada tanıttığımız kitap eserin 1894 tarihli tab-ı sânî yani ikinci baskısıdır. Ayşe Fehriye Hanım, kitabı 400 sayfa artı beş sayfa da sofra düzeni çizimleriyle hazırlamış, eserini İstanbul’da bastırmıştır.
Kitap girişinde ilk yirmi sayfa otuz beş takım (Kısım) konu başlıklı olarak fihrist haline getirilmiş, okuyucuya aradığını bulma kolaylığı temin edilmiştir. Fehriye Hanım’ın bu kitap için çok çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır. Mutfak, yemek ve sofra düzeniyle ilgili bilgiler hemen hemen eksiksiz bir biçimde kitapta yer almıştır. Mesela o dönemde Türk sofralarında pek tüketilmemesine karşın istiridye, midye, tarak ve ıstakoz yemek tariflerini de kitabına almıştır. 876 çeşit yemek tarifinin yer aldığı eserin son on yedi sayfasında "Sofra ve hizmetçiler vesair tertibat ve ihtârâtı" başlığı altında Türk ve alafranga sofra düzen ve adetlerine yer verilirken finalde beş sayfa çizimleriyle birlikte çatal, kaşık, peçete, tabaklar, çiçek v.b. gibi masa düzenine ayrılmıştır. Kitabın en ilgi çekici notu 372. sayfada yer alan (İhtar) başlığı altında; "İftar sofralarından burada bahs etmek münâsib olmadığı cihetle bu teferruat ayrı bir risale ile neşr oluncaktır" cümlesi yer almaktadır. Söz konusu risale yayımlandı mı bilmiyorum, ancak Ayşe Fehriye Hanım’ın Ramazan sofralarına ayrı bir özen gösterdiği de anlaşılmaktadır. Ayşe Fehriye Hanım’ın "Ev Kadını" isimli eseri de ilgi görmüş, defalarca basılmış ve günümüze kadar çeşitli baskıları koleksiyonlarda yerini almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra iş hayatına atılan modern Türk kadınının ihtiyacı doğrultusunda onlarca çeşit yemek kitabı ve dergi yayını, özellikle 1990 sonrası hızlanarak artmıştır.Günümüzde ise Türk ve dünya mutfağıyla ilgili hemen her ay en az beş kitap, kitapçı raflarında konunun meraklısı okuyucusuyla buluşmakta, sofraları şenlendirmektedir. Satırlarımı 119 yıl evvel Ayşe Fehriye Hanım’ın "Ev Kadını" isimli eserinden iki yemek tarifi ile sonlandırıyorum...
KAYMAKLI YUMURTA
Bir lüle kaymağı sahanda eritmeli ve yumurtaları kırmalı ve tuzunu ekmeli. Yumurtalar tam piştikten sonra bir diğer lüle kaymağı açıp parça parça yumurta aklarının üzerlerine yayıp ve İndirip kapağını örtmeli. Kaymak yumuşayınca tarçın ekip tenâvûl etmeli (Alınıp yenilmeli).
ŞEFTALİ TATLISI
Varma şeftalilerin hamlarından yarıb iki parça ettikten ve kabuklarını incece soyduktan sonra kesilmiş ve hafif şeker şerbetiyle aheste aheste ateşte kaynatmalı. Şekeri içine alınca indirmeli tabağa dizib üzerine şerbeti gezdirmeli fakat dağılmamak içün kaynar iken gayet dikkat etmeli.
Şener Köksümer
(Collection Dergisi, 44. sayı Temmuz-Eylül )
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.