"Başörtüsüne karışma!" |
Cumhuriyet'in ilk Milli Eğitim Bakanları'ndan Hikmet Bayur anlatıyor:
"Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) bulunduğum sırada eski emniyet genel müdürlerinden Trabzon valisi Rifat Bey, vilayetteki bayan öğretmenler arasında bir kısmının başörtü ile okula geldiklerini bildirip, bunu bir emirle yasaklamamı istedi.
Mektubu Cumhurreisine gönderdim. Şu yolla konuştu:
'Bu işe karışma, zamanla kültür ilerledikçe bunlar hep olacaktır; bu sırada bize düşen, başörtü giymeye zorlayanlar varsa onlarla mücadeledir. Başörtü işi, fes işi gibi kör bir taassubun sonucu değildir; insanlarda pek canlı olarak var olan ayrı bir duygunun, kıskançlık duygusunun da tesiri altındadır....'"Bunun üzerine valinin mektubunu karşılıksız bıraktım."
Türk Tarih Kurumu yayını, Belleten, Ekim 1973, c. 148, no: 37)
Evet, keşke bugün de başörtüsünün kör bir taassubun neticesi veya bir başka maksada mebni bir şey olmadığı idrâk edilebilse...
Zira dinimizde, Müslüman hanımların, yabancı erkeklerin görebileceği yerlerde başlarını örtmeleri farzdır. Nasıl örtülmesi icap ettiğini ise, Cenâb-ı Hakk Kitabımız Kur'ân-ı Kerim'de,
"Mü'min kadınlara söyle... başörtülerini yakaları üzerine sarkıtsınlar" (S. Nûr, 31) buyurarak açıklıyor. Ama "tartışmalar" maalesef sürüp gidiyor...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.