2011-11-04

Sarayın Eksiği

Sarayın Eksiği


Vaktiyle padişahın biri fevkalâde güzel ve ihtişamlı bir saray yaptırmış; vekil ve vezirlerini de çağırtıp şöyle bir gezdirdikten sonra fikirlerini sormuş. Hepsi de;

— Efendimiz, pek a'lâ, pek güzel. Böyle güzel ve mükemmel saray görmedik şimdiye kadar. Baksanıza hiçbir eksiği yok! demişler.

Padişah, sarayında hiçbir eksiğin bulunmayışına pek sevinmiş, noksansız bir saray inşa ettirdiği için kendi kendini tebrik etmiş. Ne var ki, her devlet büyüğünün bir manevî îkazcısı olduğundan, onun da mürşidi sarayı gezenlerin en sonuna kalmış, padişah ona da sormuş:
— Ne dersiniz, aziz elendim, sarayımın eksiksiz olduğunu söylüyorlar?
Mürşidi dudaklarını bükerek cevap vermiş:
— Küçük bir eksiği var. Padişah ciddileşmiş:


— Nedir o eksiği? Söyleyin de hemen temin edeyim.
— Edemezsiniz ki!
 Nasıl edemem? Ben padişah değil miyim?
 Padişahsın; ama senin gücün buna yetmez.
— Sen söyle de bak, yetiyor mu yetmiyor mu? Mânâ büyüğü;
 Dinle öyleyse, demiş ve kelimelerin üzerine basa basa cevap vermiş: "Sarayın her şeyi var, bir tek bekası yoktur. Bekâsını temin edebiliyor musun? Ebedîliği var mı?" ("Bir Oku. Bin Duşun" isimli kitaptan) 
Şâir Baki de dünyanın ve İçindeki her şeyin fâniliğini şöyle dile getiriyor:
"Aldanma câh u bahtına kalmaz bu rûzigâr
Bâğ-ı bahara neytedi bâd-ı hazânı gör. 
Yani demek istiyor ki:
"Ey kişi! Aldanma ki bu dünyada ne iyi talihin, ne de makam ve mevkiin bakidir. Sonbahar rüzgârının bahar bahçelerini ne hâle getirdiğini görmüyor musun?"

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar