süleyman hilmi tunahan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
süleyman hilmi tunahan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2017-05-12

İddialar doğru mu? Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri, Sabetayist gizli Yahudi Adnan Menderes'e ve Demokrat Partiye destek verdi mi? | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, adnan menderes, adnan menderes yahudi mi, namık gedik, osman bölükbaşı, içimizdeki israil, masonlar, süleyman hilmi tunahan, süleymancılar, süleymanlılar, cemaat, tarikat

Süleymanlılar hiçbir zaman Menderes'i desteklemedi.


Her şey yanlış biliniyor...

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Adnan Menderes'e ve Demokrat Partisine karşı, yani İçimizdeki İsrail'e ve Masonluğa karşı, devasa bir mücadele verdi...

Menderes çokça küstahlaştığı bir anda, asılacağını yüzüne söyledi. Menderes'in kendisi gibi küstah ve İslam düşmanı içişleri bakanı Namık Gedik'in cesedi bir çöp arabasında bulundu... Vakti zamanında Namık Gedik, Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin mübarek naaşı Fatih Camii haziresine defin edilmek istendiğinde, bu define daha öncesinden Bakanlar Kurulu izin vermiş olduğu halde mani çıkartmış, engellemiş ve bir de "Açın Karacaahmet'te bir çukur, gömün gitsin" demişti.

Süleyman Efendi hazretleri yakın talebelerine daha en başından "Bu Menderes Müslüman değil" dedi. Menderes üzerinden bu millete çok büyük tuzaklar kuran Siyonistlerin, Masonların ve Sabetaycıların planlarını bozmak için Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) lideri Osman Bölükbaşı'nı destekledi. Adnan Menderes ve onu oynatan Siyonistler ise, Bölükbaşı'ndan o kadar çok çektiler ki, o meclise giremesin diye Kırşehir'i il olmaktan çıkartıp ilçeye çevirdiler.


Saatler sürecek bir gerçek tarih turu için, her işinizi bitirip videoyu açın ve koltuğunuza yaslanın...

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

2015-05-27

Merhum Kemal Kacar ile Tercüman gazetesinin 1989 yılında yaptığı mülakat | Akademi Dergisi

Aralık 1989'da Tercüman Gazetesinde, Süleymanlı Cemaatinin o zamanki idarecisi / ağabeyi merhum Kemal Kacar ile yapılan bir mülakat...

➥ "Süleyman Efendi meşrutiyete karşıydı."➥ "Atatürk İslam dininden uzaktı."➥ "Camiler kışla yapıldı."➥ "Humeyni Müslüman değil."➥ "Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder."➥ "Flört kadına da erkeğe de günahtır.."


Aşağı kısımdan bütün röportajı metin halinde okuyabilirsiniz. Ya da resimlerin üzerine sağ tıklayıp "Resmi farklı kaydet" menüsüne tıklayarak, bilgisayarınıza indirdiğiniz resimleri, resim izleme programında büyüterek okuyabilirsiniz.

















Tercüman, Kemal KAÇAR'a sorulmayanları sordu

Süleymancılar cevaplıyor (Gerçekte soy adı Kacar'dır. Tercüman'da hep hatalı yazılmıştır.)

Nazlı ILICAK'ın kaleminden 

Kemal Kaçar, Süleymancılar'ın Sultan Abdülhamit yanlısı olduklarını açıkladı. 

"Süleyman Efendi Meşrutiyet'e karşıydı...'' 

Süleymancılar'ın lideri Kemal Kaçar'la uzun yıllardır tanışırız. Gazeteci sıfatımızla Strasbourg'da Avrupa Konseyi toplantılarını takip ederken, bazı kimseler onu uzaktan göstererek 'Çok önemli biridir' dediler. Kendi halinde, halim selim, terbiyeli bir insandı. Ehemmiyetinin/öneminin nereden geldiğini hemen anlayamadım. O zamanlar, 'Süleymancılar' hakkındaki sözler pek yaygın değildi. 

Kemal Kaçar'la dostluğumuz, uzun seneler devam etti. Gazetelerde onun için yazılanları okudukça hayrete düşüyordum. Çok medeni bir hali vardı. Nezaketi ve davranışlarıyla tam bir eski İstanbul efendisi idi. Kaçar'ın birçok görüşünü paylaşmak bizim için elbette mümkün değil. Ama karşılıklı hoşgörü havası içinde, zaman zaman beraber olduk, konuştuk, tartıştık. Kaçar, güven beslediği ve düşüncelerini çarpıtmayacağımızı bildiği için, bize bu mülâkatı vermeyi kabul etti. Kaçar'ın liderliğini yaptığı Süleymancılar'ın, inançlarını, Atatürk ve Cumhuriyet rejimi üzerindeki düşüncelerini, hangi amaç uğruna mücadele ettiklerini bu yazı dizisinde öğreneceksiniz. Onlara kızabilir veyahut görüşlerine katılabilirsiniz. Biz gazeteciliğin objektif ölçüleri içinde gündemde olan sıcak bir konuyu sizlere sunmakla yetiniyoruz:

Soru: Sayın Kemal Kaçar, kamuoyunda sizin grubunuza "Süleymancılar'' adı veriliyor. Bu ismi benimsemediğinizi ve yayınlarınızda daima tırnak içinde kullandığınızı biliyoruz. Ama mademki kamuoyuna mal olmuş, biz de sütunlarımızda sizden "Süleymancılar'' olarak söz edeceğiz. Nedir bu Süleymancılık? Süleymancılık adını benimsemediğinize göre, cemaatiniza siz ne ad veriyorsunuz? Süleymancılık bir din midir? Bir mezhep midir? Yoksa bir tarikat midir? 

Kaçar: Bizim 'Süleymancı' adını kullanmadığımız ve tasvip etmediğimiz doğru. Bizim arkadaşlarımız, kendilerine 'Süleyman Efendi'nin Talebeleri' denilmesini uygun bulurlar.

Süleyman Efendi'nin talebeleri, tam manasiyle katıksız ve tavizsiz İSLAM dinine bağlıdırlar, yani Müslümandırlar. Bu sebeple Süleymancılık diye bir din asla bahis mevzuu değildir

'Süleymancılar' itikatta ve amelde Sünni mezhebe tam bağlıdırlar. Amelde çok büyük ekseriyetle Hanefi mezhebine, yani İmam-ı Azam Ebu Hanife Numan bin Sabit hazretlerine bağlıdırlar. İtikat bahsinde de İmam Ebu Mansur-u Maturidi hazretlerine bağlıdırlar. Şu halde Süleymancılık, bir mezhep de değildir. Türkler'in gerek Selçuklu devrinde, gerek Osmanlılar devrinde tabi oldukları 'Sünni' mezhebe bağlıdırlar.

Süleyman Efendi, kendisi şahsen 'Nakşi' idi ve Nakşiliğin hicri ikinci bin yıllarındaki en büyük mümessili/temsilcisi olan İmam- Rabbani Ahmed-i Faruk-i Serhendi hazretlerine ruhani nisbetle (1) bağlı idi. Şu halde 'Süleymancılık'' diye Süleyman Efendi'nin icad ettiği, kendine göre esaslarını vaz ettiği bir tarikat da mevcut değildir

Soru: Meydan Larousse'da Süleymancılık bahsinde bazı iddialar mevcut


KaçarMeydan Larousse daki 'Nakşibendi tarikatının bütün düşünce ve inançlarını olduğu gibi benimseyen Süleymancılığın esası ibâdettir. Nakşibendi tarikatına göre bütün gerçeklerin kaynağı Kurân'dır. İnsan her davranışında Kur'ân hükümlerine, sünni inançlarına bağlı kalmalıdır' cümleleri aynen hakikati ifade etmekle beraber, bundan sonraki 'Süleymancılık Kur'an dışında hiçbir kanun ve kural tanımaz. Devlet yönetimi, mahkemeler ve bütün devlet kurumları Kur'ân hükümlerine göre düzenlenmeli, kadınlar Kur'ân'dan başka bir şey okumamalıdır. Nikâh şeriat kurallarına göre olmalı, yeni harfler ve şapka atılmalıdır. şer'i bir yönetim kurulması için çalışan Süleymancılık, özellikle 1950'den sonra Anadolu'nun batı illerinde daha çok göçmenler arasında yayıldı.' cümleleri tamamiyle hakikate ters düşmektedir. Halbuki Meydan Larousse, ilmi bir eser olduğundan objektif davranması icab ederdi.

Soru: Tarikatler daha sonra bir çok kollara ayrılmışlar. Her kol da onun kurucusu ile anılmış. Öyleyse siz niye "Süleymancı" sözünden bu kadar rahatsız oluyorsunuz?

Kaçar: Bu suale, yukarıda verilen izahlar muvacehesinde tekrar cevaba lüzum olmasa gerek..

Soru: Yanlış bilmiyorsam, tarikatlerin kendine göre usulleri var. Mesela şeyh öldüğünde onun yerine halifesi geçer. Süleyman Efendi'nin halifesi kim? Siz mi onun yerine geçtiniz? Nasıl?

Kaçar: Süleyman Efendi'nin kendisinin meşreben Nakşi olduğunu fakat kendisinden sonra onun yerine herhangi birisinin geçecek tarzda faaliyeti olmadığını kat'i şekilde beyan etmiş idik. Nitekim, benim herhangi bir irşat postunda olmadığımı cümle âlem hatta Mısır'daki sağır sultan bile bilir.

Soru: Müsaade ederseniz biraz da, sizlere bu sıfatın verilmesine sebep olan kayınpederiniz Süleyman Efendi'den söz edelim. Süleyman Efendi'nin babasının adı ne, nasıl bir tahsil görmüştü?

Kaçar: Süleyman Efendi'nin pederinin ismi, Osman'dı. Osman Efendi İstanbul'da tahsil hayatını sürdürürken, bir rüya görmüş. Bu rüyada vücudundan bir parça kopuyor, göğe çıkıp parlıyor ve ortalığı aydınlatıyormuş. Tabii bu bir rüya rivâyetidir. İnanan olur inanmayan olur.

Soru: Bu rüya Osman Efendi'den mi menkul? 

Kaçar: Ben Süleyman Efendi'den dinledim. Benim gibi birçok arkadaşım da duydu.

Soru: Bu rüyadan sonra ne olmuş?

Kaçar: Osman Efendi memleketine dönüp evlenmiş. Dünyaya gelen çocuklarının içinde hangisi o vasıfta diye merak edermiş. Kayınpeder merhum biraz yetiştiği zaman, onda müşahede ettiği hallerden rüyasında gördüğü ışığın o olduğu kanaatine varmış.

Soru: Meselâ ne gibi halleri oluyormuş?

Kaçar: Meselâ çocuğunu dersiâm olmak üzere yetişmesi için Bafralı Hamdi Efendi'nin rahle-i tedrisine veriyor. Dersiâm tâbiri umûmi müderris mânâsina en yüksek rütbedir ilmi rütbeler içinde. Yani icazet verebilir. Kendisi de talebe okutur. Hamdi Efendi, Süleyman Efendi'nin hem aklını, hem de derslerini öğrenme hususundaki kabiliyetini takdir ediyor. O zamanın medrese muhitlerinde, "Zeki bir çocuk, yetişirse iyi bir âlim olacak" deniliyor. Aynı zamanda Süleyman Efendi'nin bir de sofuluk tarafı, müteşerri bir hali var. Namazlarını kaçırmamaya dikkat ediyor. Orucuna, Allah'ın emrettiği şeylere itina gösteriyor, nehyettiği yapma dediği şeylerden sakınıyor. Ayrıca, gerek hocaları ve arkadaşları, gerek babası, ahlâki vasıflarında bir üstünlük bulunduğunu müşahede ediyorlar Süleyman Efendi'yi bir müddet pederi okutmuş. Pederi Osman Efendi Silistre'de Satırlı Medresesi'nde müderrişmiş. Sonra Süleyman Efendi İstanbul'a gelmiş. O sıralarda senede bir veyahut iki senede bir, memlekete, ailesini ziyarete gidermiş. Pederi Osman Efendi, oğluna çok itina eder o içeriye girdiğinde ayağa kalkar ve "Buyrun Süleyman Efendi oğlum" dermiş. Kayınpeder de, bundan çok ezâ duyarmış. Babasının meşgul olduğu ani yakalayıp, mesela kahve yapmak için mangala cezve sürdüğünde, arkası dönükken, odaya hissettirmeden girermiş. Babasını, ayağı kaldırmak zahmetine, külfetine sokmamak istermiş.

Soru: Süleyman Efendi'nin pederi de dindar bir kimse miymiş? 

Kaçar: Müderris, medrese hocası, dersiâm.

Soru: Süleyman Efendi'nin lstanbul'daki tahsil yılları hangi yıllar oluyor? 

Kaçar: Abdülhamid devri.

Soru: Bazı ülemâ ki bunların içerisinde Saidi Nursi de var. Meşrutiyet'i aktif bir biçimde destekledi. Bazı ulema ise, Sultan Hamid'e sadık kalarak Meşrutiyet karşısında, en azından çekimser bir tavrı benimsediler. Acaba Süleyman Efendi'nin tutumu ne oldu?

Kaçar: Belli bir şey. Sünni bir âlimin ve ilmiyle âmil bir şahsın nasıl olacağı bellidir. Elbette fikren Sultan Abdülhamid tarafını tutacaktır.

Soru: Yani Meşrutiyet'e karşıydı?

Kaçar: Tabii. Çünkü Meşrutiyet demokratik bir hareketten ibaret değildi. Bunu anlamak lâzım. 1908'de Abdülhamid'i tahttan indirdiler. 1910'da Trablusgarp gitti. 1912'de Edirne'den yukarıya doğru bütün Rumeli gitti. 1914'te Birinci Cihan Harbi'ne girildi. 1918'de Misak-ı Milli hudutları içinde memleketi kurtarmak için harekete geçildi. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmaya yönelik bir hareket. Süleyman Efendi Meşrutiyet'in arkasından felaket geleceğine inanırdı. Nitekim bu, fiilen tahakkuk etti

Soru: Süleyman Efendi kaç yılına kadar yaşadı? 

Kaçar: 1959'un 16 Eylül'ünde vefat etti.

Soru: Doğum yılı nedir? 

Kaçar: 1304

Soru: Demek hem İkinci Meşrutiyet'i hem de Cumhuriyet'i gördü. Meşrutiyet'i tasvip etmediğini söylediniz. Ya Cumhuriyet'i nasıl yorumluyordu?

Kaçar: Bunun için Süleyman Efendi'nin İslâm'a bağlılığı ile Cumhuriyet dönemindeki, inançla, dinle ilgili tatbikata bakmak lâzım.

(1) Ruhâni nisbet, cismani hayatla halen diri olmayan yani, birçok seneler, hatta asırlar evvel ölmüş bulunan büyük bir mürşidin ruhaniyyetinin tasarrufu ile irşad olunmaktır.



Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

Dünya tarihi yeniden yazılmalı: Geçmişte bizden daha ileri teknoloji devri yaşandı.[video]

Ad kavmi, Andrey Sklarov, antik uzaylılar, Geçmiş teknoloji devirleri, Hititler, İnkalar, Slayt, Slayt1, Süleyman aleyhisselam, süleyman hilmi tunahan, Sümerler, tarih, Vezir Asaf, videolar, Şeddad bin Ad,




Rusya’da alternatif tarih laboratuvarı çalışmaları yürüten fizikçi Andrey Sklarov ve bilim insanlarından kurulu olan Araştırma Ekibi; İnsan oğlunun tarihi hakkında gerçek olan ancak gerçekliğin getireceği Bilimsel karmaşa ve yeni baştan yazılması gerekli olan Siyasi Tarih ve Dünya Kültür tarihinin sancılı dönemler yaşatacağının bilincine sahip gerçek bilim insanları olarak uzun bir zamandan beri kaydettikleri, insanlık tarihinin gerçeklerini ortaya koyuyorlar…. 

Sklarov, Hitit, Sümer ve İnka kültürleri gibi antik uygarlıkların günümüz teknolojisinden çok daha gelişmiş medeniyet kalıntıları üzerine kurulduğunu bilimsel temellere ve gözlemlere dayanarak iddia ediyor. 

Andrey Sklarov yönetiminde çalışmalar yürüten; Rus tarihçi ,etnolog, jeolog ve daha bir çok bilim dalına mensup bilim adamlarının oluşturduğu ekip, Türkiye dahil Güney Amerika’dan, Japonya’ya kadar ortaya çıkarılan tüm arkeolojik bulguları farklı bilimsel bakış açısıyla inceleyerek tarihin yeniden yazılması gerektiği sonucuna varıyor… Sklarov ‘’Tarih, yakında geçmişin değil, geleceğin bilimi olacak’’ diyerek, çok güçlü teknik imkanların kullanıldığı insanlık uygarlık tarihinin gerçekliğini vurguluyor.. İnsanoğlu tarihi hakkında dikkat çekici çalışmalar yapan ekibin çalışmalarını aslında iki yıldan beri takip eden basın kuruluşları, Araştrma grubunun geçen yıl Türkiye’de gerçekleştirdiği incelemelerden sonra elde ettiği bulguları yayınlaması üzerine onlarla görüşme yapmak isteğinde bulunuyorlar…




Sklarov ve ekibinin ortaya attığı tarihin yeniden yazılması gerektiği temel fikrinin arkasında şu tespit bulunuyor: ’’İnka, Maya, Hitit, Mısır, Sümer ve daha bir dizi güçlü uygarlık bu dünyaya ilk olarak çivi çakan medeniyetler değildirler… Bunlar, varlıklarını, alt yapısı hazırlanmış çok farklı ve çoğu zaman ‘‘Tanrılar Kültürleri’’ olarak tarif edilen günümüz teknolojilerinden çok daha farklı ve ileri düzeyde gelişmiş kültürlerin kalıntıları üzerine kurulmuşlardır….’’ (Cilt 1 Sayfa 66)





Hitit İnka Benzerliği



Sklarov’la Basın Mensubları, Moskova’da bir sanat evinde buluşuyorlar…Görüşmelere ‘’beni daha iyi anlamanız için sizi hemen şoke etmek istiyorum’’ diye başlayan Sklarov Çorum’daki ‘Hitit uygarlığı kalıntıları’ olarak tarif edilen ‘Alacahöyük’ arkeolojik kazı bölgesiyle, Peru’da İnka’lara ait olduğu söylenen ‘Cusco’ antik şehrinin iki fotoğrafını yan yana koyuyor…Birbirinden yaklaşık 12 bin km uzaklıkta bulunan bu iki antik şehrin surlarının, yine yaklaşık M.Ö 10.000 yıllarında buraya dikildikleri varsayılıyor.


Kâinat ne kadar büyük?

Alem-i Kebir, birinci kat sema, Evren ne kadar büyük, Gök katları, Kâinat, Sema katları, süleyman hilmi tunahan, Uzayda hayat var mı?, yıldızlar,



Milyarlarca yıldır hala ışığı dünyamıza ulaşmamış yıldızlar var | Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)

Yumurtanın beyazı, sarısını kuşatıp etrafında bir daire oluşturduğu gibi, birinci kat sema da , dünya ile diğer gezegenleri ihata ederek kuşatmıştır. Bu dünya birinci kat semanın yanında bir yüzüğün Arabistan yarımadasında işgal ettiği yer kadar mekan tutar. Semadaki her üst kısımda bulunan tabaka da; genişlik ve azamet bakımından altta bulunan tabakaya göre o oranda azim ve büyüktür.

(Yani birinci kat sema, ikinci kat semaya kıyasla Arabistan yarımadasındaki bir yüzük kadardır,
ikinci kat sema, üçüncü kat semaya kıyasla Arabistan yarımadasındaki bir yüzük kadardır,Yedi kat semanın biribirlerine oranları hep bu şekildedir.)

Süleyman aleyhisselam zamanında, insanlık bilim ve teknolojinin zirve noktasındaydı.

antik uzaylılar, Ay'da bulunan uzaylı mumyası, Ay'daki antik şehir, Geçmiş teknoloji devirleri, İnsanlık tarihi ne kadar, Süleyman aleyhisselam, süleyman hilmi tunahan, tarih,




Bilim adamlarından önce bir din adamı söylemişti.

Dünyamızın son mürşid-i kamili olan Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.), günümüzde elde edilen son bilgilerden sonra "Dünyada daha önce de yüksek teknoloji kullanan insanlar yaşadı." diyen saygın bilim adamlarından çok daha önce, çok açık ifadeler ile dünyamızda daha önce de teknoloji devri yaşandığını ve bu teknolojinin hep insanlığın zararına kullanılması nedeni ile bir anda kaldırıldığını ifade etmiştir. İşte o sözleri:

Süleyman aleyhisselam, üçyüzbin kişilik ordusunu Taif'den Filistin'e havadan bir günde nakletmiştir.

Ordusuyla bir çiftlik üzerinden geçerken, yerde çift süren fakir bir çiftçi o hali görünce,

"Allah'ım al-i Davud'a ne büyük saltanat verdin" demiş.

Bunu işiten Hazreti Süleyman hemen ordusuyla yanına inip,

2015-05-26

Birinci kat sema ve vahyin indiği yer keşfedilecek...

birinci kat sema, Dünyanın en büyük teleskobu, sema, Sema katları, süleyman hilmi tunahan, Teleskoplar, videolar, Yedi kat sema,



"Kafirler birinci kat semayı keşfettikleri zaman, orada Vahy'in indiği yeri ve ayet-i kerimelerde haber verilen bazı emareleri görürler. 


Dünyaya gelip gördükleri o hakikatleri bütün insanlara haber verdiklerinde herkes "La ilahe illallah" diyerek imana gelir. Lakin hiç birinin imanı kabul olmaz. Çünkü imanın şartı gayba iman etmektir. (gayb, gözle görülemeyen, akılla anlaşılamayan, duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.) 

2013-08-30

Adolf Hitler gizlice Müslüman olmuştu ve bu yüzden mağlup olmuştu


                                                        

2. dünya savaşı, adolf hitler, almanya, büyük israil projesi, hasan arıkan, hitler yahudi miydi?, II. Dünya Savaşı, israil'in kurulması süreci, Siyonizm, süleyman hilmi tunahan

                                                              
hitler


Hitler'i iktidara Siyonistler getirmiş, ordusunu, hava kuvvetlerini bile Siyonistler kurmuştu. Ama o sonradan gizlice Müslüman oldu ve Müslümanların menfaatine, Siyonistlerin aleyhine mücadele etti. Sonu da Siyonistlerin elinden oldu.

Dönemin Kudüs Müftüsü olan ve Hitler ile yakından tanışan Emin el Hüseyni, Hitler'in Müslüman olduğunu söyleyenlerden, buna şehadet edenlerden biridir.

Silsile-i Saadatın 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan kuddise sirruhu da, Hitler'in gizlice Müslüman olduğunu ifade edenler arasındadır. Süleyman Efendi, yetiştirdiği yakın talebelerine bu bilgiyi aktarmıştır. Kendisinin yetiştirdiği talebelerinden Hasan Arıkan Hocaefendi de bir sohbetlerinde bu bilgiyi şu şekilde aktarmıştır:


Hazreti Üstazımız Sultan Abdülhamit Hazretleri için ‘Dünyada ve ahrette onun müdafaasını ben yapacağım.’ Buyurmuş. Hakkında çok iftiralarda bulundular ama güneş balçıkla sıvanmaz, artık gerçekler konuşulur oldu, anlatılır oldu. Kızıl sultan değil ulu hakan’dır. Asrındaki devlet adamları Sultan Abdülhamit’i takdir ediyorlar. İngiliz hariciye vekili düşmanı olduğu halde ‘ Hasmımdı ama onun vefatıyla diplomasi mesleği zevkini kaybetti’ diyor. Alman kralı II Kaiser Wilhem’e yakınları ‘ görüştüğünüz devlet adamları hakkındaki kanaatiniz nedir?’ diye sorduklarında diyor ki: ‘Fransız kralı ile görüştüm kendimden aşağı buldum. Japon imparatoru ile görüştüm basit buldum. İngiliz kralı ile görüştüm kendi ayarımda buldum. Ne zaman ki Osmanlı sultanı Abdülhamit Han ile görüştüm; heybeti, zekâsı ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı’ diyor. Kaiser Wilhem iman etmiş gizliden. Ben bunu Hz. Üstazımızdan duydum. Ve döndüğü zaman Berlin’de de bir cami yaptırıyor. Hitler de imanlı insanlarmış. Hz Üstazımız ‘sizin kardeşinizdir’ demişti. Gizlice Müslüman olmuş. Mağlup olmasının sebebi de 2. cihan harbinin İslam'a faydası oldu. Yani Hitlerin faydası oldu. Pakistan, Hindistan vs. Müslüman memleketler bu harp vesilesi ile istiklale kavuştu. Gittiği yerlerde Müslümanlara zararı olmamış. Mağlup olmasının bir sebebi de, İngiliz casusları, Hitler cephede namaz kılarken gizlice fotoğrafını çekmişler, alman general ve padişahlarına fotoğrafı dağıtmışlar, Paşaların Hitlere bağlılığı gevşeyiveriyor. İşte sizin itaat ettiğiniz Müslümandır falan diye.. Hitler çok ateşli konuşurmuş, sert hatipmiş. Alman orduları Lenin Gard’a yaklaşmış, üç gün art arda radyoda söylüyor: ‘Cenaba-ı Hak kendine isyan edenleri te’dip, onlara su’i azap ile tağzip için her asırda bir şahsiyeti gönderir.’ ‘Bu asırda da Cenab-ı Hak kendine isyan edenleri te’dip, onlara su’i azab ile tağzib için beni gönderdi’ diyor. Üç gün arkası arkasına radyoda beyanat veriyor. Bu bir ayet mealidir. Cenaba-ı Hak ( Araf suresinin 167. ayeti celilisinde: RABBİN İLAN EDİYOR Kİ KIYAMETE KADAR İSYAN EDENLERİ TE’DİP, ONLARA SU’İ AZAP İLE TAĞZİP İÇİN BİR ŞAHSİYETİ GÖNDERİR) Ayet bu, Hitler ayet okuyorum demiyor.

****
"Allah, her devirde, yoldan çıkmış milletleri cezalandıracak birini gönderir. Bu devirde o kişi benim."

| Adolf Hitler



Bu ay öne çıkanlar