Mehmet Fahri Sertkaya

2012-02-07

Sabetaycılar Laikliği Türkiye'de Bir Din Haline Getirdiler. Laiklik maskesi ve bahanesi ile Müslümanlara inanılmaz zulüm ettiler

Sabetaycılar Laikliği Türkiye'de Bir Din Haline Getirdiler. Laiklik maskesi ve bahanesi ile Müslümanlara inanılmaz zulüm ettiler

Akit gazetesinde, kendisi de Türk ve Müslüman gözüken bir sabetayist iken daha sonra mahkemeye başvurup kimliğine "Musevi" yazdıran ve içinden çıktığı cemaatini deşifre eden Ilgaz zorlu ile yapılan ropörtajı sunuyoruz:


Cem’in dedesi Haham!


"Evet, Ben Selanikliyim" adlı kitabıyla tanınan Sabetaycı Ilgaz Zorlu, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını AKİT’e anlattı... 


Ilgaz Zorlu, "İsmail Cem İpekçi, köklü bir Sabetaycı aileye mensuptur... Büyük dedesi Haham’dır ve Sabetay Sevi’nin de yakın arkadaşıdır" dedi.


KARAKAŞLAR, KAPALI BİR KUTUDUR

"İpekçi, Karakaşlar kolundandır. Bu grup çok kapalı olduğu için size fazla bir şey söyleyemem. Ancak, Sabetaycılığın felsefesine ve ruhuna en sadık gruptur. Dıştan bakıldığında müslüman gibi görünürler, ama içlerine girdiğinizde Yahudi inancını desteklediklerini görürsünüz. Bunlar açık açık konuşulmalıdır. Aksi halde, gerçek ortaya çıktığında zor durumda kalınır. Kim olursa olsun, Sabetaycı biri bütünleştirici olmalıdır. Coşkun Kırca gibi, İslamcılara karşı çok açık bir tavır alınırsa, bu, hem cemaate, hem de Türkiye’ye zarar verir."

- Bağlı bulunduğunuz cemaatin içinde ilk defa siz ortaya çıkarak, bugüne kadar Sabetaycılıkla ilgili bilinmeyen gerçekleri kamuoyunun gündemine taşıdınız. Neden ortaya çıktınız ve cemaatin bilinmeyen gerçeklerini bütün ayrıntılarıyla anlattınız? 


- "Ben Sabetaycıyım, fakat bu kimliğimi uzun yillar Türkiye’de açıkça ortaya koyamadım. 400 senedir çok önemli isimlerin içinden çıktığı bir cemaatin mensubuyum. Bu cemaatin mensuplarının Türkiye tarihinin şekillenmesinde önemli rolleri oldu. 1924 Türkiye’sinde Türkiye’nin kuruluşunda Sabetaycıların çok ciddi rolleri var. Bunun için geriye dönüp baktığımızda ittihat Terakki dönemi hareketinin bir Sabetaycı hareketi olduğunu görüyoruz. Bunu her zaman ispatlamak mümkün. Hareket ordusu kalkıp Selanik’ten geliyor. İlk Mason locaları Selanik’te kuruluyor. Demiryolları Selanik’te, isçi hareketleri Selanik’te. Selanik’te ne var, Sabetaycılar var. Ben büyük bir sorunu tespit ettim. Sabetaycı olanlar, Sabetaycılığın ne olduğunu bilmiyorlar, en büyük problem burada. Kitaba ilgi olduğu için mutlu oldum ama ben bu kitabı aslında kendi cemaatim için yazdım. Çünkü cemaatten gizleniyordu gerçekler. Cemaatin 90’lardaki temel felsefesi suydu: Bu konuyu konuşmayalım. Bu konu kapansın. Nasılsa Türkiye’de bir noktaya geldi, pota olarak oluştu."


LAİKLİĞİ DİN HALİNE GETİRDİLER

- Cemaate ağır eleştirilerde de bulunuyorsunuz. Eleştirilerinizin en önemli noktası cemaati temsil eden kişilerin katı laiklik anlayışı?

- "Cumhuriyete karşı değilim, ben demokrasiye karşı değilim, ben laikliğe de karşı değilim. Ben bu kavramların olması gibi yerine oturmasını istiyorum. Laiklik bir din değildir, fakat Sabetaycılar laikliği bir din haline getirdiler. Aşırı insanlar görüyoruz bugün Türkiye’de. Bu insanlar cemaati temsil etmiyorlar. Yaptıklarının sadece kendilerini bağlaması gerekiyor. Fakat böyle olmuyor. Kavgalar bizim cemaatimizin yok olmasına neden oluyor." 

- Sabetaycılık nasıl doğdu?

- "Sabetaycılık 1700’lerden sonra 1800’lerin sonlarına kadar olan 150 senelik süre içerisinde tamamen kapalı bir şekilde yaşamış. 3-4 kuşak sonra insanlar Sabetaycılığın temel felsefesini kaybettiği için bu insanlar bir nevi ortada kaldılar ve bir nevi arayışlara girdiler. Başta Yakubi Cemaati olmak üzere Selanik’in batıya yakın olma özelliğinden kaynaklanarak Fransa’ya öğrenci göndermeleri başladı. Fransa’ya giden öğrenciler döndükdüklerinde Fransız ihtilalinin düşüncelerini getirdiler. Sabetaycılık içinde bunlar bir grup haline geldiler ve Sabetaycılar içerisinde bölünme başladı. Bu bölünmeler bir süre sonra cemaatin yenilikçilerin eline geçmesine neden oldu. 1900’lerin başına geldiğimizde Yakubiler ve Kapancılar’daki dini teşkilat hemen hemen yarı yarıya çökmüştür. 1900’lü yılların başında ise Yakubi ve Kapancılar’ın dini esaslara göre yönetildiklerini söylemek mümkün değil. Karakaşlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Onlar halen devam ediyorlar dini düşüncelerine. Halen organizeler ve halen din adamları yetiştiriyorlar. Fakat ben Yakubiler’in ve Kapancılar’ın bu dini organizasyonlarının bittiğini düşünüyorum." 

- Türkiye Cumhuriyeti topraklarına gelişleri de ilginç galiba? 

- "Türkiye’ye Lozan Anlaşması’nda yer alan mübadele hükmü gereğince geldiler. 1925’te geldikleri zaman, Türkiye küçük bir ülke değil büyük bir ülke. Fakat ülkenin nüfusu kalifiye değildi. Savaşlarla yokolmuş, Anadolu harap halde, perişan... İstanbul, İzmir, işgalden yeni çıkmış... Ve buraya bir topluluk geliyor. Bu topluluğun rakamının 25 bin olduğunu düşünüyorum. Bu topluluktaki insanların hepsi yurtdışında okumuşlar, her biri birkaç lisan biliyor. Hepsi burjuvaziyi oluşturmuş, işadamı kökeninden geliyor. Sanayiciler var aralarında Bezmenler, İpekçiler örneğinde olduğu gibi. Bu insanlar Türkiye’ye geldiğinde ülke onlar için bomboş bir alan. Bu nedenle çok kısa zamanda Türkiye’de belirli bir yerlere gelmeleri rastlantı olmadı." 

- Türkiye’de köşebaşlarını nasıl ele geçirdi Sabetaycılar?


- "O dönemde basın ellerine geçti. Akşam bugünkü Bilgin ailesinin elinde, Yeni Asır ise yine Bilgin ailesinin. Vatan Gazetesi Ahmet Emin Yalman’ın elinde. Yalman Yakubi’dir. Tan gazetesinin sahibi Serteller’e bakınca onlarda Sabetaycıdır ve Kapancı koluna mensuplardır. Bu ekolden gelen sol tandasta Ahmet Emin Yalman’ın yanında yetisen Abdi İpekçi’yi görüyoruz. Yalman’ın çizgisindeydi. Basın Sabetaycıların Türkiye’de etkinlik kazanmasında çok etkili oldu." 

- Sabetaycılar’ın nüfus kağıtlarında Müslüman yazıyor, gerçekte Müslüman mısınız? 

SABETAYCILARIN ÇOĞUNUN DİNİ LAİKLIKTİR 

- "Müslüman değildir Sabetaycılar, çünkü Müslümanlığı hiç görmediler hiç yaşamadılar. Belki içlerinde çok az tarikata girmiş insanlar olabilir. Ama bunlar hiçbir zaman İslam dinine gerçek anlamda inanmadılar. Yahudi kabalizmine bağlı inançlarını sürdürdüler. Laiklik bu insanlar için bir düşünce olarak hep varoldu. Bunu bir din haline getirdiler. Bana göre Sabetaycıların dini laikliktir. Ben cemaatin en başındaki insanlara şunu söylemek istiyorum:

Sabetay Sevi’nin cemaatin yaşaması için verdiği emirler ortadayken, bir Yahudinin yok olmaması için verilen emirler Tevrat’ta verilmişken, nasıl ki Sabetaycı hahamlar veya Sabetaycı ileri gelenler bu işin bitmesi hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Işte ben buna karşıyım. Başta yalnızdım. Fakat cemaatin içinde bu kitabı okuyan, benim gibi düşünen insanlar var. Bugün Sabetaycıların içinde büyük bir gençlik grubu bu işin bitmemesini, Sabetaycıların kendi inançlarını sürdürmelerini istiyorlar. Kitapta amaçladığım en önemli noktalardan biri de şuydu. Sabetaycılar 70 sene boyunca hiç tanımadıkları bir grupla düşman oldular. Onlar İslamcilardı. Hiç tanımadılar bu insanları. Çünkü Sabetaycılar Anadolu kökenli bir topluluk değil. Anadolu kökenli bir topluluk olmadıkları için Anadolu’nun içinde meydana gelen olaylardan bihaberler. Yaşadıkları çevreler Nişantaşı-Maçka-Osmanbey üçgeni. Bu üçgen içinde yaşamış insanlar nasıl kalkıp da diğer insanlara düşman olabilirler. Çünkü Sabetaycıların önüne getirilen olaylar 1930’ların Türkiye mantığıdır. 30’ların, 40’ların Türkiye’si çok açık söylemek gerekiyor, kuvvetli bir iktidarın oldugu bir yönetimdir. Iktidarın insanlara belirli ideolojileri bastırarak kabul ettirdiği bir dönemdir." 

- Sabetaycıların Türkiye’ye gelişinin üzerinden 75 yıl geçti. Türkiye’deki Sabetaycılık şu anda hangi noktada? Cemaatin ideolojik tercihleri nasıl?


- "Şunu çok çok açık olarak söylüyorum, Yakubi ve Kapancılar’ın arasında dini taraf hemen hemen çok azalmıştır. Kendi cemaatim olan Kapancılar Şişli Terakki yolsuzluğunda olduğu gibi, cemaatin bir takım vakıf mallarını ele geçiren hırsızlar, cemaat adına bir takım kararlar vererek, kendilerinin hem Sabetaycı olduğunu kabul etmemektedirler, hem Sabetaycı vakıf malları üzerinde tasarrufta bulunmaktadırlar, olay tamamen paraya dönmüştür." 

YOLSUZLUKLAR CEMAATE KAN KAYBETTİRİYOR 

- "Cemaatteki en acı olay Halil Bezmen olayıdır. Çünkü Halil Bezmen cemaatten ve piyasadan topladığı muazzam bir servetle ABD’ye kaçmıştır. Zaten ben inanıyorum, Şisşli Terakki Lisesi’nin yöneticisi olan insanlar da uzun vadede aynı şeyi yapacaklar. Bu insanlar, bir çizgi çiziyorlar Türkiye’de. Bu genelde Kemalist bir çizgi. Fakat bunu yaparken, sol partilerde yer alıyorlar. Fakat bunu yaparken cemaatin içerisinde bir takım olayların içerisine giriyorlar. Şişli Terakki Lisesi’nde bağlantılı olmayan kişiler sadece Sabetaycı oldukları için okul yönetimindeler. Orası bir cemaat okuludur. 2000’li yıllarda Sabetaycılığın cemaat organizasyonu kaybolduğu için bir takım mallarını ele geçiren kişiler, kendilerinin cemaati yönetiyormuş izlenimine kapılarak, kendi istediklerini yapıyorlar." 

- Sabetaycılık yıllar geçtikçe nasıl nesilden nesile geçiyor? Dini eğitim cemaat içerisinde nasıl veriliyor? 

- "Sabetaycıların içerisinde her zaman din eğitimi konusu çok önemli. Dini eğitim bugün sabetaycılarda veriliyor, kimse verilmiyor diyemez. Nerelerde verildiğini de biliyoruz, kimlerin verdiğini de biliyoruz. Bence bu vicdani bir olaydır, insanlar istedikleri gibi dini eğitim alabilirler. Karakaşlar’da da, Yakubiler’de de, Kapancılar’da da dini eğitim veriliyor. Bunun haricinde yurtdışında yaşayan pek çok Sabetaycı var ki, bunlar zaten yahudi cemaatlerine başvuruyorlar ve orada yahudilik eğitimi alıyorlar." 

- Dini eğitim noktasında Sabetaycılık ile yahudilik arasında paralellik var mı?

- "Hayır yok. Türkiye’deki yahudiler kendi eğitim kurumlarına Sabetaycıları kabul etmiyor." 

- İsrail devletinin Sabetaycılara bakış açısı nasıl?


- "Bence bunu İsrail Başkonsolosu’na sorun. İsrail Sabetaycılık konusunda konuşmuyor. Çünkü bu onlar için vicdani bir hatadır. İsrail bugün dünyada yahudi düşmanlığından ve anti-semitizmden şikayet eder. İsrail devletine şunu söylemek istiyorum. Başkalarından beklediğiniz hoşgörüyü siz de Sabetaycılara gösterin. Sabetaycılara karşı hiçbir hoşgörüsü hiçbir destekleyici tutumu yoktur. Sabetaycıları dini olarak hiçbir şekilde kabul etmemektedir." 


İSRAİL İÇİN SABETAYCILAR SAVAŞMAYA GİTTİ 

- Yani Sabetaycılar İsrail’in çıkarları doğrultusunda çalışan bir dini grup değil size göre? 

- "Hayır bu olamaz. Şöyle bir olayı görmek lazim. Sabetaycılık felsefe olarak Ortodoks Yahudiliğinin dışında olan bir olay. Bu noktada ulaşma mümkün değil. Sabetaycılar mistik yahudilerdir. İsrail de mistik Yahudiyi dışlayamaz benim iddiam bu. Sabetaycılar hiçbir zaman açıkça İsrail’i desteklemedi. Fakat bazı Sabetaycılar destekledi. Bazı Sabetaycılar İsrail devleti için savaşmaya bile gittiler. İsrail’in Ramle kentinde bugün yahudi olan çok sayıda Sabetaycı yaşamaktadır." 

- Masonlukla Sabetaycılık arasındaki bağlantı nedir? 

- "Çok fazla sayıda Sabetaycı mason tanıdım. Ben şunu gördüm. Masonluk bir anlamda Sabetaycılar için bir din haline gelmiş. Bir dinin seromoni kısmını masonlukta buluyorlar. Nitekim pekçok Sabetaycının da mason olmasının sebebi bu."

- 50 sonrasında dönem dönem Sabetaycıların hangi siyasi akımları desteklediği konusunda nasıl bir tablo karşımıza çıkıyor? 

- "Cemaat direkt olarak hiçbir partiyi desteklemedi. Gruplasma kalktığı için böyle bir destekleme olmuyor açıkça. 2000 yılına giriyoruz, bugün sabetaycılar birbirinden habersiz. Cemaat kararı alarak destekleme olmamıştır ama, aynı kültürel evreni paylaşan insanların, aynı siyasi eğilimleri gösterdiği konusunda kuşku duymuyorum. Bu zaten bilimsel olarak üzerinde çalışılan bir konu. Demokrat Parti döneminde Fatin Rüştü Zorlu Sabetaycıydı. Demokrat Parti deneyimi 60 ihtilali ile bozulmuştur. Cemaat 60 ihtilalini desteklemiştir. 70’lerde siyasi sahneden biraz biraz çekilmeye başladılar. Çünkü siyaset Anadolu kökenli bir hal almıştır. 1930’ların elitist halktan kopuk devlet adamı fikri halkın daha fazla katılımının olduğu döneme bıraktı. 70’lerde büyük sol hareketlerin içinde Sabetaycıların oldugunu görüyoruz." 

- 12 Eylül darbesinin ardından cemaatin siyasi tercihleri hangi doğrultuda oldu?


- "80’lerden sonra Sabetaycılık Özalizmle bağdastı. Özal’ın Sabetaycıları çok ciddi olarak etkilediğini görüyorum. Ondan sonra zaten Türkiye’nin siyasi ve ahlaki yapısı değişmiştir. Sabetaycılar Özalizmin içinde erimişlerdir.!" 


İPEKÇİ AİLESİ HAHAMLIK DAHİ YAPMIŞTIR 

- Son ayların en önemli konusu olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelirsek, DSP’nin adaylarından İsmail Cem ile ilgili yapılan yorumlar Sabetaycı olduğu yönünde. İsmail Cem Sabetaycı mıdır? 

- "Evet Sabetaycıdır. Cumhurbaşkanı adayları arasında yer alan çok kıymetli İsmail Cem’in kendisi pek kullanmasa da İsmail Cem İpekçi, İpekçi ailesine mensuptur. Dini geçmişi olan ve cemaat içinde hahamlık yapmış bir ailedir.

Sabetay Sevi’nin çok yakınında yer alan bir kişidir İpekçi’nin ailesinin en başındaki isim. Cem’in yanısıra adaylık tartışmalarının başladığı ilk günlerde ismi gündeme gelen başka Sabetaycılar da vardi. Büyükbabası hem haham, hem Mevlevi şeyhi olan Emre Gönensay. Ve her ne kadar Sabetaycı olduğunu reddetse de, geçmişte bir Fransız gazeteciye Sabetaycı kökenini itiraf ettiğine dair bilgi gelen Coşkun Kırca. Bu isimleri saymakta hiçbir beis görmüyorum. Çünkü, bunları Yahudi cemaati de açıklamıştır, bu cemaatin önde gelen isimlerinden Hario Ocalyo da açıklamıştı. Şahit onlardır." 

- Sabetaycı bir ismin Cumhurbaşkanlığı’na sıcak bakıyor musunuz?


- Ben şuna karşıyım. Yahudi cemaatinin içinde aman şuna, aman buna karışmayalım, konuşmayalım. Ben açıklıktan, her şeyin açıklıkla konuşulmasından yanayım. Yalan söylendiğinde, gerçekler saklandığında, gerçekler bir şekilde ortaya çıkacak. Gerçekler ortaya çıktığında da zor durumda kalacaksınız." 

EĞER İSMAİL CEM CUMHURBAŞKANI OLURSA... 

- "Eger bir Sabetaycı Türkiye’de Cumhurbaşkanı olursa, ben buna sevinirim. Fakat benim sevincimin devam edebilmesi ve benim ve diğer Sabetaycıların da mutlu olabilmesi için, Cumhurbaşkanlığı makamına gelecek olan Sabetaycı kişinin, öncelikle devletin içerisinde bütünleştirici özelliği olması gerekir. Eğer bu kişi 1930’ların elitist mantığıyla yaklaşırsa ve Coşkun Kırca örneğinde olduğu gibi İslâmcılara karşı çok açık bir tavır alıp, bir takım başka siyasi hesaplar yaparsa, hem cemaate zarar verecek, hem de Türkiye’ye zarar verecektir. Eğer İsmail Cem Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa, Türkiye’de yaşayan Sabetaycı bir vatandaş olarak Çankaya Köşkü’nde nasıl cuma namazlarına sayın Demirel gidiyorsa, Cumartesi günleri de Çankaya Köşkü’nde Sabak Defilesi yapılması için ben bizzat Cumhurbaşkanlığı’na ve Meclis’e başvuracağım. Bunu çok arzu ediyorum. 

Hatta Cumhurbaşkanı’nın Yahudilerin dini bayramlarının olduğu günlerde, çalışmaması gerektiğini düşünüyorum. Hatta hatta, sayın Cumhurbaşkanı’nın bu takdirde kafasına kipa takarak dolaşması da gerekebilir. Çünkü bu onun dini inancıdır, bunu yapması gerekir. Sabetaycı Cumhurbaşkanı bunu yaparsa Türkiye’de diğer insanlar ne yapar, bu da ayrı bir konu olur." 

- Ismail Cem Ipekçi’nin cemaat içindeki konumu nedir? Cemaatin hangi koluna mensup? 

- "Sayın İpekçi, Karakaşlar kolundan. Karakaşlar grubu çok kapalı bir grup olduğu için size fazla bir şey söylemem çok zor. Karakaşlar Grubu Sabetaycılığın felsefesine ve Sabetaycılığın hâlâ organizasyon olarak devam etmesine en sadık grup. Ipekçi ailesi hakikaten hususiyeti olan bir ailedir. Ailenin geçmişinde çok dindar insanlar da çıkmıştır. Böyle bir dini ortamda yetişen bir kişinin kalkıp da dindışı hareket etmesi biraz zor gibi gözüküyor. Karakaşlar hiçbir zaman açık olmadılar. İnsanlarla Sabetaycılıkları konusunda hiç konuşmazlar. Dışarıdan baktığımızda Müslüman gibi gözükürler. İçlerine girdiğiniz zaman kuvvetli bir Yahudi inancını desteklediklerini görürsünüz. Ve çok açık olarak söylüyorum, Türk diplomasisinin yakından tanıdığı 4-5 diplomatın ailesi Karakaş grubundandır."


Kaynak: Akit Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.