Mehmet Fahri Sertkaya

2011-01-04

RUMELİ HİSARI NEDEN YAPILDI?

RUMELİ HİSARI NEDEN YAPILDI?



Fâtih Sultan Mehmed Han’ın Boğaz’ın Avrupa yakasına yaptırdığı hisar. İstanbul’un fethi için alınan stratejik tedbirlerden biri olarak yapılan bu hisar; Yenicehisar, Yenihisar, Boğazkesen hisarı, Yenikale, Güzelhisar mânâsında Nîkhisar veBaşkesen hisarı gibi isimlerle anılmıştır. Ancak bulunduğu yere izâfeten Rumeli hisarı ismiyle tanınmıştır.

İstanbul’u fethetmeye karar veren genç Osmanlı sultânı Mehmed Han, kuşatmadan önce bâzı tedbirler aldı. İstanbul boğazına hâkim olup, geçen gemiler kontrol altına alınmadıkça fetih çok güçtü. Bunun için Boğaz’ı kontrol altına alacak bir kale yaptırmak îcâb ediyordu. 1451 yazı sonunda Karaman seferinden dönen sultan Mehmed Han, Anadolu Hisarı bölgesinden karşıya geçerken, Boğaziçi’nin durumunu çok dikkatli incelemişti. O zamanki topların menzillerinin kifayetsizliği Karadeniz’den gelen gemileri kontrol altına almaya yetmiyordu. Bu sebepten İstanbul fethine hazırlanmak ve Boğaz’a hâkim olmak düşüncesi ile Rumeli hisarının plânları bizzat sultan Mehmed Han tarafından yapıldı. Hisarın yapılmasında, geçişi karşılıklı top ateşi ile önlemek ve akıntılar sebebiyle gemilerin hisarın yapılacağı kıyıya yaklaşmak zorunda kalması dikkate alınmıştır.



Rumeli hisarının inşâatına Mart 1452’de başlandı. Hisarın projesi, yapılacak surların, burçların, kapıların yerlerini, aralık ve mesafelerini bizzat sultan Mehmed Han’ın tesbit ettiği hususlar dikkate alınarak mîmâr Muslihiddîn Ağa tarafından çizilmişti. 15 Nisan 1452 günü temel atılarak kalenin yapımına büyük hız verildi. Bizzat Sultan’ın, vezirlerin, paşaların, amele gibi çalıştığı inşâat, mükemmel bir plânlama ve sorumluluk dağıtımı ile devam ediyordu. İş bölümü ve çalışanların vazifeleri bizzat sultan Mehmed Han tarafından tâyin ediliyordu. Buna göre Boğazkesen hisarının kuzeyindeki burcu, yetmiş yaşlarındaki Sarıca Paşa, en güneydeki burcu Zağanos Paşa, kıyıdaki burcu da Halîl Paşa yaptırıyor, Sultan da geri kalan yerler ve deniz tarafındaki işlerle uğraşıyordu.

İntizâm, iş bölümü, çalışma gayretinin bütünüyle ortaya döküldüğü kale yapımında, beş ilâ altı bin işçi ve usta çalışmıştı. Adalet işlerini ön plâna aldıran sultan Mehmed Han, işçi gruplarını bulundukları muhitin kâdıları ile birlikte getirmişti. Ağır suç işleyenlere ölüm cezası verileceği herkese duyurulmuş, işini en iyi ve çabuk bitirene büyük mükâfatlarda bulunulacağı bildirilmişti, inşâat, gayretli çalışmaların sonunda Ağustos ayı içinde bitirildi. Çeşitli kaynaklara göre üç veya dört ay içinde bitirilen kale 250x125-31,250 m2 ’lik alanı kaplıyordu. En dar yeri batı-doğu yönü üzerinde 125 m.’dir. Kalede; kuzeyde, güneyde tepeler üzerinde ve biri de doğuda deniz kenarında olmak üzere, üç büyük burç ile çeşitli büyüklükte on üç burç vardır. Kalenin hendeği yoktur ve burçlar, herbiri başlıbaşına savunmayı başaracak şekilde yapılmıştır. Surların kalınlığı taarruza elverişli olan batı tarafında hemen hemen her yerde beş metre, güneyde ise üç metre, bâzı yerlerde dört metredir. Surlar boyunca dışarıya karşı iki metre yükseklikte, seksen santimetre genişlikte, mazgalla korunan bir devriye yolu vardır.

Sarıca Paşa Burcu; 28 m. yükseklikte, dış çapı 23,30 ve duvar kalınlığı 7 metredir. Kıyıdaki Halîl Paşa burcu; 22 metre yükseklikte olup dış çapı 23,30, duvar kalınlığı 6,5 metredir. Zağanos Paşa burcu ise; 21 metre yüksekliğinde, dış çapı 26,70 metredir. Sarıca ve Zağanos burçları yuvarlak, Halîl Paşa burcu ise, 12 köşeli olarak yapılmış ve üstleri kurşun ile örtülmüştür.


Kalenin içinde evler, câmi, sarnıç, yiyecek cephane ve malzeme depoları yapılmış, ağır toplar, Hisar-ı bahçenin mazgallarına yerleştirilmişti. Kalenin ilk komutanı; emrine dört yüz asker verilip, Garnizon kumandanı olarak bırakılan Firûz Ağa’dır. Bundan sonra, Boğaz’dan geçecek bütün gemiler muayyen bir vergi ödeyeceklerdi. Emre itaat etmeyenler batırılacaktı. Boğazın en dar yerinde (660 m.) karşılıklı iki kaleden açılacak atışla izinsiz hiç bir şey geçemeyecekti. İlk defa aynı sene Kasım ayı içinde Karadeniz’den gelen iki Venedik gemisi izinsiz geçmek istedi. Derhâl ateş açıldı. Arkasından Antonio Rizo’nun kaptanı olduğu gemi batırıldı. Böylece dünyânın en stratejik boğazının iki yanına hâkim olan Osmanlılar, İstanbul fethinin ilk adımını atmış oldular.

1509’daki İstanbul zelzelesinden büyük zarar gören hisar, çok kısa zamanda tamir edildi. 1746’da yangın geçiren hisar, üçüncü Selîm Han zamanında son olarak tamir edildi. Fâtih Kanunnâmesine göre, yatsı namazından sonra, sabah namazından önce nevbet vurmak gerekliydi. Cuma ve bayram günleri bayrak çekilmesi ve pâdişâhlar hisar önünden geçerken top atışı ile selâmlanması yine aynı kânunda belirtilmişti. On yedinci yüz yıldan, îtibâren hisarın çevresinde kurulan mahalleler ile bir semt meydana geldi.

-----------------
 1) Rehber Ansiklopedisi; cild-14, sh. 361
 2) Rumeli Hisarı (F.Karatay, İstanbul Enstitüsü Mecmuası, sene-1959. sayı-5); sh. 101
 3) Fâtih Devri Mimârisi (E.H. Ayverdi, İstanbul-1953); sh. 415



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.