Mehmet Fahri Sertkaya
▼
NASÎHATNÂME
Tut atalar sözün kalb-i selîm ol,
"Gönülden gönüle yol var" demişler.
Gider yavuzluğu, tab-i halîm ol,
"Keskin sirke küpüne zarar" demişler
Bilirsin alçağa akmadadır su,
Kâmilin câhile nasthati bu,
İkrarın gözet, olma abes-gû,
"Birdir îmân İle İkrar" demişler
Aldanma cihanın sakın varına,
Bir nefesi verme cihan varına,
"Bugünün İşini koyma yarına",
"Yar yıkıldığı gün tozar" demişler.
Bir mürşld-l kâmil bulmayanlara,
Bu nasihatten dere almayanlara,
Sözünün sübûtu olmayanlara,
"Dipsiz kile, bos bir anbar" demişler.
"Güneş balçıkla sıvanmaz" ey dil,
Bi-zebân da olsa bellidir kâmil,
Kendinden gayriyi beğenmez câhil,
"Kendi çalar, kendi oynar" demişler,
Yırtıcı kuşların ömürleri az,
"Bir İpte İki canbaz oynamaz",
"Şah-râh'ta kuyuyu kâmetlnce kaz,
Ez-kazâ ayağı kayar" demişler.
Levnî, nasâyahi pîrlerin böyle,
Durûb-ı emsali nazm ile söyle,
Meydân-ı hünerde ağırlık eyle,
"Ağır basan, yeğni kalkar" demişler.
Abes-gû: Abes söyleyen.
Bî-zebân: Dilsiz.
Şâh-râh: Büyük cadde.
Yeğni: Hafif, kolay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.