Mehmet Fahri Sertkaya

2010-11-04

BATININ KAPISINI İSLAM'A AÇAN ZAFER: MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ



Tarih boyunca, İslâm'ın tebliğ ve inkişâfına zemin hazırlayan bazı dönüm noktaları olmuştur. Hicret, Bedir Muharebesi, Hudeybiye Andlaşması, Türkler'in topluca Müslüman olması, Malazgirt Muharebesi ve İstanbul'un fethi gibi tarihin akışına tesir eden hâdiseler bunlardan sadece birkaçıdır.

Anadolu üzerindeki kötü niyetli emelleri düşmanın kursaklarında bırakan ve İslâm'ın doğudan batıya inkişâfını kolaylaştıran Malazgirt Zaferi, büyük ehemmiyet arzediyor. Çünkü bu savaş, askerî yönden çeşitli yenilik, taktik, dehâ ve kahramanlık örnekleriyle yüklü olduğu gibi, mânâ bakımından da, "İslâm'ı tebliğ; yani önce Anadolu'ya, sonra da topyekün Batı âlemine Allah'ın nurunu yaymak" gibi ulvî bir gaye ve yüce bir hedefin başlangıcını teşkil etmektedir.

Türkler, İslâm'ın doğuş yıllarından itibaren Müslümanlara temas hâlinde olmuştur. Bunun en güzel örneği, sahabe ve tabiîn başta olmak üzere bazı İslâm büyüklerinin fetih ve tebliğ gayesiyle Anadolu topraklarına hicret edip yerleşmiş olmalarıdır.

Nitekim memleketimizin muhtelif yerlerinde karşılaştığımız kabir ve türbeler, bunun en açık delilleridir. Bu hareketliliğin neticesi olarak atalarımız, fazla gecikmeden İslâmiyetle tanışıp teşerrüf etmişlerdir.Yaklaşık iki asır devam eden ferdî temas ve ihtida vak'aları sonunda; fıtratı olgunlaşan Türk milleti kitleler hâlinde islâm'la kucaklaşmıştır.

Prof. Dr. Osman Turan bu hâdiseyi şöyle değerlendirmektedir:

"Türkler'in İslâm medeniyetine toptan girişleri, diğer din ve medeniyetlere intisaplarından farklı olarak, doğurduğu büyük ve müsbet neticeler itibariyle, yalnız Türk ve İslâm tarihinin bir dönüm noktasını teşkil etmekle kalmaz, dünya tarihinin de en büyük hâdiselerinden biri sayılacak bir ehemmiyet taşır."

Ahmet Cevdet Paşa ise bu toplu ihtida(İslamı kabul etme) hâdisesinin, İslâm'ın tebliğ ve inkişâfına olan tesirine dikkat çekerek şöyle demektedir:

"Türkler'den iki yüz bin hargâh, İslâm ile müşerref oldular. Hargâh, deriden mamul çadır ve aba demek olduğundan, bir hargâh, bir hâne halkı demek olur. Bu kadar halkın defaten dîn-i İslâm'a dâhil olmaları, âlem-i İslâmiyet'te vukûât-ı mühimmedendir."


Malazgirt Zaferinden sonra, doğudan batıya akınlar daha sür'atli oldu. Ulaşılan yerlerde ikametler başladı. Akıncılar Anadolu'ya yayıldılar. Orada teşkilatlanıp yerli halkla kaynaşarak bir bütünlük sağladılar.

Artık Anadolu İslâmın hidâyet nuru, feyz ve bereketi ile kucaklaştı. Daha da mühimmi; Doğu Roma imparatorluğu'nu tarihin derinliklerine gömen, ortaçağın kapanmasına ve yeni bir çağın açılmasına vesîle olan İstanbul'un fethine zemin hazırladı.


Malazgirt Muharebesinin neticeleri ve İslâmın Anadolu'ya girişini değerlendiren Prof. Dr. ibrahim Kafesoğlûnun şu cümleleri dikkat çekicidir:

"... Bütün İslâm dünyasında derin akisler uyandıran Malazgirt Muharebesinin, neticeleri bakımından ehemmiyeti ölçüsüzdür. Anadolu onun hediyesidir. Tarih boyunca, Türkler tarafından kazanılan meydan muharebelerinden bugün elde ne kaldığı düşünülürse, Malazgirt'in değeri iyice anlaşılacaktır.


Malazgirt, aynı zamanda Türk millî bünyesinde köklü değişikliklere yol açmış... Zaferi takip eden yıllarda Anadolu'yu vatan edinen Türk boyları, islâmi akideler ile birlikte, eski bozkır yaşayış telakkilerinden büsbütün farklı tefekkürü, edebiyatı ve dünya görüşü ile, toprağa bağlı taze bir cemiyet hâline inkılap etmiş... Bundan sonra da, yerleşik medeniyet unsuru olarak cihan tarihinde çok verimli hamleler yapmak imkânını kazanmıştır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.